sen yelkenleri rüzgarla dolu
gidiyorsun pupa yelken bir başka ufka
diz çöküp Poseidon’a yalvardım
çıksın önüne dalgalarla
seni alıp götürmesin gemi
Artemis’e adaklar adadım esmesin rüzgar diye.
bu gidişe bir anlam veremedim
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Başarılarınızın devamını diliyorum
Asırlar önce cehaletin en revaç noktada olduğu çok tanrılı dönemlerin saçmlıklarına,mitolojı ismini koyup sanatmış gibi gösterme komikliğini bir yana bırakıp şu cümleye dikkat çekeceğim;
''türkiyede insanlar bir dönem sonra bile matbaa şeytan icadıdır nasıl yakarızın peşindeydiler''
Naci bey...sizde mi inandınız bu saçmalıklara ...üzüldüm doğrusu...:). okumanın ve yazmanın çok çok önemli olduğu bir dönemde,böyle bir düşünce olabileceğini nasıl düşünebilirsiniz..''şeytan icadı''öyle mi?Sizce de o devirdeki insanlar bu düşüncelere mi sahiptiler.?
Yapmayın...bu günlere boşuna gelmedik..!
Hasan Buldu'nun yorumlarına bayılıyorum.
Benim yazmayı hep ertelediğim bir kitabım var (ki erteleme sebebim de mukaddes kitaplara benziyor oluşu), sevgilİ Hasan Buldu onu okuduğu vakit, uzaklaştığı yere geri dönecektir sanırım..
artemis de elbette... (poseidon'dan gıcık kaptım abi, yaklaşmasın:D taife-i ricaldendir en nihayetinde)
Sevgili dostlarım sabahtan beri Günün Şiiri'ne yazılan yorumları okuyorum; artık yorumluktan çıkmış Günün Şiiri, polemiğe dönmüş. Ben de acizane bir okuyucu olarak, fikirlerimi söylemek istiyorum: Yirmibeş yaşlarındayken, sayın, belki de şu anda Mefta olan Ömer nusuhi Bilmen beyfendini n yazmış olduğuKur'an-ın türkçe mealini okudum. o yıllarda hep ağladım. Lakin büyüyüp, olgunlaştıkça, islamiyetten uzaklaştım. Son zamanlarda incili de okudum ve kur'anla aralarında gördüğüm benzerlikler, bana bütün kutsal kitapların birbirlerinin aynısı olduğu intibanı verdi.
Sevgili arkadaşlar,
İnsan beyni, uzay gibi sonsuzdur. Bugüne kadar hiçbir ilim adamı çözememiştir ve çözemiyecektir de. Ne zaman uzayın sırları çözülürse, belki insan beyni de çözülebilir.
Sonuç itibariyle benim görüşüme göre, kainatı yaratan yüce bir varlık var. Ama, masum insanlara, namaz kılmadın,apdest almadın, oruç tutmadın diye cezalandıracağını sanmıyorum.Yüce Allah her işini bıraktı da bu masum insanları cezalandırmak için miuğraşıyor? Böyle birşey mantıkla bağdaşmaz.Kimse öz evladını ufak kusurlarılyla büyük cezayla cezalandırmaz. Tanrı da bizim sahibimiz...
Bu yazı böylece uzar gider.
Sevgi ve saygılarımla.
Katılımcılar arttı..Keşke ben de burada olabilseydim ancak akşam bilgisayar başında olamayacağım...Umarım iyiye güzele ve doğruya açılım yapan bir ortam oluşur..saygılarımla..
sevgili sinyali'nin belirttiği gibi kendinin bir aydın olduğunu idda eden birinin kuranı okumaması ne büyük eksiklik dedim kendime kimse bana demeden...
muhammed peygamberin bir devrimci olduğunu anladım,kuranın da bir devrim kitabı okumayı bitirdiğim gün..yaşım kırktı..sonra diğerlerini okudum sırasıyla...
hıristiyanlığın kendi devrim kitabında çok önceden gerekli değişikliği yapabilmiş olması topraktan sanaiye geçebilmisini kolaylaştırmıştır..
incil bu yeni hümaniter yapısı ile fransız devrimin de yolunu kapamamış açmıştır.
türkiyede insanlar bir dönem sonra bile matbaa şeytan icadıdır nasıl yakarızın peşindeydiler.
tabi her dönemin sanat anlayışı o dönemin nesnel şartlarıyla açıklanabilir..modernizm der bunun ekonomik tarafını es geçersek bu yanlış olur..
sanayi toplumlarında sınıflardan bahsedilebilir...
özellikle avrupa erken saatte burjuva demokratik devrimini geçirmiş sanatın önünde yeni bir yol şekillenmiştir..
bugün dahi feodalizmden kurtulamamış türkiyeli aydının o tarihlerde batıya öykünmesinden daha doğal ne olabilirdi..
içinde yaşadığımız ilkellikten kurtulamamış yarı feodal çarpık kapital ilişkiden nazım hikmet,yaşar kemal,orhan pamuk gibi değerler çıkarabilmişse ne mutlu cumhuriyet tarihine-ki bütün ayıplarına rağmen-
rus devriminin fransız devrimine öykünmemiş olduğu söylebilir mi
kapitalizmin bütün dünyada içine düştüğü buhran sanatı zaman zaman allaha sığındıracaktır..
sanat bile ummayı sever..
fakat yenilenmek için devinen dünyanın yenilikçi yolu geriye döndürülemez..
sevgili temel,
19 üncu asırda bu olanlar niçin böyle oldu tuh yazık felan demediğim gibi 21. yüzyılın başında insanlar iyi ki postmodern oldular da demedim..
Hatta demin yazarken aklımda olan bir şey vardı..atladığım için üzüldüğüm..eklektizm demeyi unutmuşum bu son felsefi yapıdan aldığım izlenim konusunda.....postmodern düşünce ne skolastik ne de dederminist..teknolojik mistifikasyon tam bir eklektizm..
Ama bizim hoşumuza gitse de,gitmese de yer yüzünde bugün insanlığın akışı/akıtılışı bu yönde...
Benim az önceki yazımla yapmak istediğim son iki asırda özellikle kronolojik sıralama içinde düşünce tarihinin aldığı yolu kalın çizgilerle belirlemekti. fazla teknik ve terminolojik dil kullanmadan anlaşılmayı ve özellikle yanlış anlaşılmamayı hedeflemiş bir hava içinde yazmıştım..Trafik memurluğu yapmadan, kimseye sen geç sen dur demeden..
Taraf mıyım peki.. ben de bilmiyorum..Ama böylecene akıp giden bir dünya var ve ben olanı biteni merak ediyorum..Bildiğim bir şey çocukluğumdan beri merak ettiğim..
Şaire ve okuyuculara saygılarımla..acil yazdığım için yazım bozuklukları için özür dileyerek..
Artemis’e adaklar adadım esmesin rüzgar diye.
bu gidişe bir anlam veremedim
mavi’nin cazibesi mi bu seyr-ü sefer
bilinmez.
Çağdaş yobazlık bu olmalı,
Artemis'e adak adamak.
Hayat diyor bana Artemis
Bu işte hepsi!
Artemis'e âşık olursan,
Olacağı bu.
Ne olacak bu âşkların sonu.?
Tanrılar çıldırmış olmalı......şiirler de..:)
öğretici ve geliştirici bir tartışmanın başlaması dileğiyle sevgili sinyalinin bıraktığı yerden sözü almak isterim.
elbetteki şairin doğuyu ve batıyı birbirine bağlayan bu erguvan şehrini anlatmasında çok sesli bir dilin egemen olması kaçınılmaz.(özellikle anadolu böylesi bir dilin çoğrafyası, inkarlar olsa olsa bir parça serçe tuzağı olur karlı çocukluk hatıralarımızda) çünkü şu ya da bu farklılıklar yine sınıfsal ayrımların ve dünyaya dayatılan ezberlerin bir ürünü. aşağıdan yukarıya yükselen bu piramitin yukardan aşağıya dayattığı şekillenişin post söylemden, kaderci anlayıştan kurtulması için benim önerim daha fazla devrimci, eşitlikçi ve özgürlükçü olana yönelinmesi. tanrıların değil insanların kılavuz alınması.
ki bazı tespitlerde genellemeye giderken(ki sevgili sinyalinin en büyük çıkmazı burada) on dokuzuncu yüzyılın insanlık tarıhine kazandırdıklarınında hakkını vermeliyiz. eğer bugün burada bu kadar geniş bir kitle şiir üzerine kafa patlatıyorsak fransız ihtilalinden, ekim devrimine insanın haklarının daha fazla bilincine varmasının ürünleri/dir.
osmanlı padişahlarının müneccim başı değildir şairler, her biri bir nesimidir.
yine nazımın şeyh bedrettin destanı, tahirle ve zöhre meselesi adlı eserlerinin kültürümüzden süzüp çıkardığı ve evrensel olana kattığı emeğin bu konuda( kendinden evrensele varmakta) öğretici olacağını hatırlatmak istiyorum
galiba bendenizde çok konuştum, o halde riysos dizeleriyle bizde ilyadayı analım
thalesin toynaklarında ezilen
güneşin son oğludur
o ölü kahraman
sanki yeniden dirilmiş
akdenizi saran o özgürlük ateşiyle....
Bu şiir ile ilgili 34 tane yorum bulunmakta