Düşman değiliz kendi meleklerimize,
Ama İçimizdeki iblisler, daha sadık bize.
Bu arsızlığın kitabını baştan yazalım, gel de ..
Biraz daha itibar kaybedelim, kaybetsek ne çıkar?
Bizim aşkımız, batık gemilere yazılan bir ağıttır,
Bu son limanda demir atalım usulca, yorulduk yeter...
Bu son liman değil, denizin en dibi bizim sığınağımız,
Bütün fenerler sönsün artık, kimse görmesin bu sığınışı.
Kendi enkazımızdan bir taç ördük, adı: Sonu olmayan yanılgımız...
Bizi arayanlar, baksınlar en kirli aynalara
ik8mizin kaldığı, Tanrının unuttuğu bir köşeye,
Ne senden vazgeçerim ne benden, bu büyük yangın iki kişilik ...
Şimdi fırtınalar kopsun, bulutlar ağlasın gökyüzünde,
Her şeyi alıp götürecek tufan zaten bizim kalbimiz de,
Bu şehrin günahını sırtladık, ödenmeyen her bedel bizim...
Sana söz; bu masalın sonu ne olursa olsun, hiç fark etmez,
Mezar taşımıza iki kelime yazılacak: Biri ‘İsyan’, diğeri ‘Aşk’tır.
Ben bu arsız adımı seninle tamamladım, evet, bu son noktadır...
Şimdi usulca sokul yanıma, bütün sesler sussun,
Kelepçeler bileğimde, dudaklarında zincirlerim.
Seninle girdiğim her karanlık, benim tek aydınlığım...
Çünkü biz, en kutsal yeminleri bozan o fısıltıyız,
Bütün yasak meyveleri topladık, zehri bile bal eyledik.
Son kadeh bizim bu haram sofrada baş başa kaldık...
Vicdanın sesi kısılsın, aklın kapıları kilitlensin,
Bizim lügatimizde 'pişmanlık' kelimesine yer yok.
Benim en büyük erdemim, senin en derin ayıbın...
Kayıt Tarihi : 15.10.2025 16:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!