Ne yasal bir miras bekledik, ne de helal bir yuva,
Bizim evimiz, yıkılmaya yüz tutmuş duvarların gölgesidir.
Sana kaçmak, bütün dünyayı arkamda bırakmaktır...
Bırak şimdi, iyiliğin güneşi başkalarını ısıtsın,
Bize yakışan bu zifiri karanlık, bu soğuk ve bu fırtına.
İkimiz de biliyoruz, bu son değil, sonsuz bir intihar...
Yani ne tamam, ne de son; sadece her defasında baştan,
Yine geldim o kapına, kapı değil, benim tek mezarımdır.
Ben senin arsızınım, sen benim haramım, bu böyle gidecek...
Şimdi fısılda kulağıma, bütün yalanları bir daha,
Ben o yalanların en çıplak gerçeğiyim, sığınacak limanın.
Bu yasak aşkın en görkemli düşüşü, bizim alınyazımızdır...
Çünkü bu aşk, sadece bizi değil, tüm zamanı kirletmeli,
Yaktığımız her köprü, geride kalanların yolunu kapatsın.
Bizim meşalemiz sönmez, o, en büyük lanet olmalı...
Ne aradık teselli ne de bir çıkış yolu,
Geri dönüş biletini çoktan yırttık, gemileri yaktık.
Şimdi yürüyoruz dipsiz kuyuya, elimizde sadece birbirimiz...
Benim çöldeki susuzluğum, senin o dudaklarındaki serap,
İçsem de geçmez, ölsem de bitmez bu büyük hezimet.
Senin günahınla temizlenmek, benim tek hakikatim...
İzin ver, bu arsızlık bizim soyadımız olsun,
Mührümüzü basalım bu utancın en derin yerine.
Bizim gökyüzümüz yok, biz yeraltının en parlak yıldızıyız...
Bırak herkes bizi deli sansın, yadırgasın, taşlasın,
Biz o taşları toplar, bu haram mabedin duvarını öreriz.
Seninle her nefesim, bir başka yasağı delmek demektir...
Kayıt Tarihi : 15.10.2025 16:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!