Yavaş yavaş düşündüm seni
Tohum meyveye durasıya
Her ayrıntının girdabına aletsiz daldım
Kucağımda midyeler ölü bulundum düşlerin kıyısında
Kısa kısa düşündüm seni
Bugün mavisin ya
Gökyüzüne yazık
Kıskanıp kararacak şimdi
Bir gürültüdür kopacak
Çığlık çığlığa sığınacak kuşlar saçaklara
Ve sen yıldırım gibi düşeceksin kanatlarım altına
bastırılamaz bir yazma isteği
üzerine buruşturulup atılma korkusu sinmiş bir kağıt
ve kalemtraş arsızı yumuşak uçlu bir kalem gibi duruyor içimde
demokratik yöntemler uygulayayım istiyorum sözcük seçiminde
herhangi bir baraja takılmasın diyorum hesap kitap kokmasın
olmuyor
Yeryüzündeyim
Senin yüzünde(n)
Senden ibaret yeryüzünde
Sokak sokak dikiyorsun söküklerini kalbimin
İğneden ipliğe hesaplayarak Hezarfen Çelebi gibi
maymun iştahıyla elimizde tutuyorken
kapılarımızı açacak maymuncuğu
suskunluğumuz çevrilmişse de yetmişyedi dile
konuşmuyormuş gibi yapıyoruz ağız dolusu
eller cepte dalmışız ıslıksız bir yürüyüşe
Arkamı dönüp oturdum
Belki de hiç gelmeyeceğin yöne
Güneşin sıcaklığı mı sırtıma dokunan
Hayallerimle getirdiğim ellerin mi
Bir çay daha söyledim içim ısınsın
Merdiven altında uyuklayan
Kara kedinin boynuna as uğursuzluğunu
Vurma artık narin ellerini tahtalara
Ve baykuşlardan da korkma
Onlar maviyi görürmüş
Belki de maviye kıyamadıklarından
Elim varmaz seni yazmalara diye
Erteledim hep gri düşlerimi.
Çok yaşamamışlığımla yarım ömür eder nerden baksan.
Her sokağında vakitsiz bulundum.
Tel örgülerini aşmak daha kolay olurdu
vazgeçmişliğin kutsal ödülü olsun başkalarına cennet
lazım değil anlatmasınlar
gözlerine sinmiş bir kere
yedi kapı yedi renk
sen kahverengi sanırsın
meraklanıyorum
aklımdan geçen kötü şeyler kadar
hızlı geçmeli zaman
ve gelmelisin
geciktikçe sen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!