Anlamsızlığın feri sönmeden, anlatılmış bütün güzel masalların perisi olarak sen anlatsan seni. Sevdalı bir yaprak gibi düşsen hazanlarımın en azılmış,en azaltılmış, en gitmeye yakın ,sen gelmene yakın akınlarıma.
Harman şanındayım savur beni yar, ben senin yeni mahsulün olarak mahzun çiçekleri manidar çiçekleri olarak büyüyorum.
Hazlarını volkanlara bağlayan bir ömrün uçuk ihtilalındayım yürüyorum yürünmez ve sensiz her ana.
Utkulanmış hayallerin karelerine çağır bedenimi, dudaklarınla ölç özlemlerimin uzunluğunu.
Günümden önce ömrüm ol, dağlarımda şafak vakti avut, ölümsüz gelişleri.
İlkbahar gibi olsun yaralarımın tedarikini coşkun pınarlarında aklarken.
Çatlamış bir çıplaklığın çağrılarından giyinik ağrılarına beni demlerinle daim kıl ki suskunluğun saati benden yana zaman işlesin.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.