Yorgun çizgiler gezinirken çehremde
Hayatın soğuk nefesi
Her an solurken ensemde
En acı hıçkırıklar
En koyu ızdıraplar
Boğazımda düğümlense de
Gece karabasan heybetiyle üstüme çöktü
Ölüm ağıtları yankılandı kulağımda
Sessizlik biranda zihnimden herşeyi söktü
Vefat acısının terennümleri yanıbaşımda
Ölüm, ah ölüm!
Güneş gibi doğdun karanlık dünyama
Çiçekler açar oldu gülistanımda
Şimdi sen yanımda olsanda olmasanda
Gözlerinde yandığımı bil ey Sevgili!
Kaybolur oldum tek göz hanede
Bembeyaz renginle geceye inat ak ve paksın
Ört şu kirli dünyayı da çirkinlikler kapansın
Tane tane her zerren semadan yere aksın
Silinsin herşey yalnız senin saflığın kalsın
Girift duyguların soğuk akşamlarında
Dakikalar tekler zaman adeta durur
Ve cevapsız sualler sorgulandığında
Eski bir eşya misali benliğin yorgundur
Duyuşlar sağır hisler duygusuzdur o an
Ne büyük ruh ki o esrarlı bir vakıa
Kurdurdu aşireten cihana kök salan devleti
Nasip oldu bu Ertuğruloğlu Gazi Osman'a
Apaçık bunun sırrı Kelamullah'a hürmetti
Tükenir kağıt yetmez mürekkep
Öğretemez aşkı ne hoca ne mektep
Yürektedir o yazmaya sebep ne acep
Boşa uğraşma kalem sevdayı yazamazsın
Parlayan güzelliğini semada izliyorum
Bende tek mevsim kış yoktur baharım yazım
Bu azap gecesinde üşüyor ve titriyorum
Sen dolunaysın bense küçük bir yıldızım
Ah sabahlar! Olmayası sabahlar...
Gecelerdir zamanın en mahsun çocuğu
Ne gündüz anlar, ne de vakt-i kuşluk onu
Gecedir elvanın bütün hepsine sahip
Kendi dünyasında sessiz, zavallı ve garip
Allah Allah nidâları gökleri kavururken
Fâni dünya mı O'na pranga vuracak ?
Rıhtımda bekleyen şehadet gemisini
İ'lâ-yı Kelimetullah ruhu kaldıracak
Nefer Nefer zafere bu yoldur vardıracak!!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!