Ne makamdır, ne rütbe, ne taht, ne taç
Yolunda dimdik yürümektir amaç
Fırtına önünde eğilmez ağaç
İnandığın davadan dönme sakın
Altın görüp eğilme parıltıya
Sırları taşımak yürek işidir
Gerçek dostun yükünü yüklenmektir
Bu dostluk ateş ile yıkanmışdır
Közde kül olanı seçmek gerekir.
Kimi sana çıra olur da yanar
Sevgiden neden kaçılır
Hayalin bile saklanır
Uzakta yollar kaybolur
Yolun nerde ey sevgili
Ömrüm özleminle geçti
Koştu gitti koştu gitti
Fırat'ım taştı gitti
Şehadet kapısından
Cennete uçtu gitti
Esti gitti esti gitti
Firavunla Nemrut yaptı kuleler
Hepsini de yuttu geçen seneler
Bir mezar kazıldı bitti emeller
O sahte taçlardan kimler kaldı ki
Saraylar yapıldı her yer altından
Tanrıdağları kayalık
Ordu gelir bölük bölük
Altaylarda var bir oluk
İçtim ama doyamadım
Arafat Dağı'nı sarıp
Köktürük'tür Türktür adım
Bengütaştır Türk nişanım
Çaşıtlarım yol gözlesin
Gök fırtına gelir atım
Hür şahinler uçuşurken
Beni bende arıyorsan,
Sana bakan gözdeyim ben.
Her kelamda, her hecemde
Seni diyen sözdeyim ben.
Ey zafer ruhuyla doğan yiğitler,
Ne oldu size, neden susarsınız?
Şeref mi kalmadı, onur mu bitti?
Kır zincirlerini, haydi kalkınız!
Birlikten ayrıldı nice gönüller,
Hilalsiz geceyi neyleyim
Nuh yoksa gemiyi neyleyim
Ay değil şems değil
Ezansız vatanı neyleyim
Ataşsız ocağı neyleyim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!