Can içinde aşkın ateşi vardır
Ne su söndürür ne çaresi vardır
Her seven de gizli bir sır saklıdır
O sırra erince uçar deliler
Yana yana aşkı kendine dertmiş,
Erkek kadın zindandadır
Yavru bile kurbandadır
Çin'in zulmü her yandadır
Gözlerde bir yaş var şimdi
Minareler sessiz dilsiz
Ne makamdır, ne rütbe, ne taht, ne taç
Yolunda dimdik yürümektir amaç
Fırtına önünde eğilmez ağaç
İnandığın davadan dönme sakın
Altın görüp eğilme parıltıya
Sırları taşımak yürek işidir
Gerçek dostun yükünü yüklenmektir
Bu dostluk ateş ile yıkanmışdır
Közde kül olanı seçmek gerekir.
Kimi sana çıra olur da yanar
Sevgiden neden kaçılır
Hayalin bile saklanır
Uzakta yollar kaybolur
Yolun nerde ey sevgili
Ömrüm özleminle geçti
Koştu gitti koştu gitti
Fırat'ım taştı gitti
Şehadet kapısından
Cennete uçtu gitti
Esti gitti esti gitti
Firavunla Nemrut yaptı kuleler
Hepsini de yuttu geçen seneler
Bir mezar kazıldı bitti emeller
O sahte taçlardan kimler kaldı ki
Saraylar yapıldı her yer altından
Kefensiz yatanı unutup gider,
Kandil' le pazarda gezinip güler,
Meclise hainle el ele girer,
Gelin damat sanki düğün var gibi.
Apo’dan gelen mektup okunur,
Tanrıdağları kayalık
Ordu gelir bölük bölük
Altaylarda var bir oluk
İçtim ama doyamadım
Arafat Dağı'nı sarıp
Köktürük'tür Türktür adım
Bengütaştır Türk nişanım
Çaşıtlarım yol gözlesin
Gök fırtına gelir atım
Hür şahinler uçuşurken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!