Arı Kutusunun Varışı (Sylvia Plath)

İsmail Aksoy
1898

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Arı Kutusunun Varışı (Sylvia Plath)

Ben ısmarladım bunu, bu temiz ağaç kutuyu
Bir sandalye gibi dört köşe ve neredeyse kaldırılmayacak kadar ağır.
Eğer içinde bu denli gürültü patırtı olmasaydı
Bir cücenin ya da dört köşe bir bebeğin tabutu
Olduğunu söyleyebilirdim.

Kilitlidir kutu, tehlikelidir.
Geceyi onunla geçirmek zorundayım
Ve ondan uzakta tutamam kendimi.
Pencere yok, böylelikle göremem içinde ne olduğunu.
Küçük bir ızgara var sadece, çıkış yok.

Dayarım gözümü ızgaraya.
Karanlıktır, karanlık,
Afrikalı ellerin kaynaşan bir hissiyle
Hayli küçüktür ve çekilip küçültülmüştür ihracat için,
Siyah üstüne siyah, kızgınca emeklemekte.

Nasıl salıverebilirim ki onları?
Beni en çok dehşete düşüren şu gürültüdür,
Şu anlaşılmaz heceler.
Bir Roma güruhu gibiler,
Tek tek ele alırsan küçükler, fakat birlikteyken, aman Tanrım!

Dayıyorum kulağımı o hiddetli Latince’ye.
Bir Sezar değilim ben.
Sadece bir kutu deli ısmarladım.
İade de edilebilir onlar.
Ölebilirler, onlara yiyecek vermem gerekmiyor, sahipleri benim.

Ne denli aç olduklarını merak ederim.
Beni unutup unutmayacaklarını merak ederim
Eğer kilitlerini açsam yalnızca ve geri çekilsem ve bir ağaca dönüşsem.
Oradadır sarısalkım, onun sarı sıra sütunları,
Ve kiraz ağacının jüponları.

Belki de bu ay giysimdeyken ve bu cenaze duvağımla
Yok sayarlar beni hemencecik.
Bal kaynağı değilim ben
Öyleyse niye bana saldırsınlar ki?
Yarın iyi Tanrı olacağım, onları serbest bırakacağım.

Kutu sadece bir süreliğine.

(1962)

Sylvia Plath (1932-1963, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

İsmail Aksoy
Kayıt Tarihi : 4.10.2009 11:11:00
Hikayesi:


The Arrival of the Bee Box by Sylvia Plath I ordered this, clean wood box Square as a chair and almost too heavy to lift. I would say it was the coffin of a midget Or a square baby Were there not such a din in it. The box is locked, it is dangerous. I have to live with it overnight And I can't keep away from it. There are no windows, so I can't see what is in there. There is only a little grid, no exit. I put my eye to the grid. It is dark, dark, With the swarmy feeling of African hands Minute and shrunk for export, Black on black, angrily clambering. How can I let them out? It is the noise that appalls me most of all, The unintelligible syllables. It is like a Roman mob, Small, taken one by one, but my god, together! I lay my ear to furious Latin. I am not a Caesar. I have simply ordered a box of maniacs. They can be sent back. They can die, I need feed them nothing, I am the owner. I wonder how hungry they are. I wonder if they would forget me If I just undid the locks and stood back and turned into a tree. There is the laburnum, its blond colonnades, And the petticoats of the cherry. They might ignore me immediately In my moon suit and funeral veil. I am no source of honey So why should they turn on me? Tomorrow I will be sweet God, I will set them free. The box is only temporary. (1962)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Aksoy