Soluksuz aldığım nefesin kaçıncısı bu,
Ruhuma ektiğim çiçeğin kaçıncı can suyu?
Mahşer gibi aklım dirilirken olduğu yerde
Kaçıncı inkâr kendime inandırdığım aklımın uydurduğu?
Nihayetinde soysuz kalmış kendine yabancı bir kuşak
O gece o otobüste
Seni beklemiştim
Suçum yoktu benim,
Sadece değer vermiştim
Gel demeyeceğim,
Batsın dağlar denizlere,
Denizler ormanlara taşsın!
Bu gece yağan yağmur beni,
En çok beni boğulduğum kanlardan kurtarsın.
Yıldızlar ovalarla buluşsun,
Bu zaman insan bir karanlığa gömülüyor
Sanki her taraftan bir pençe, bir tırnak darbesi
Korumaya çalışıyorum kendimi ama anladım:
Zaman, değişmek zamanı.
Bu zaman sanki korunmak yetmiyor,
Korkularımla baş başa kaldım,
Aşkımı sana kavuşmak sandım.
Söyleyemedim sana bazı şeyleri,
Bahsettim şiirlerde yazdığım.
Gözlerimdeki ışık tükendi sanki
Bir koltuk var aklımda.
Sen yanımda, omzun başımda.
Şarabı yudumlayarak birbirimize bakıyoruz,
O gözler yemin ediyor aşka.
Bir orman var aklımda.
Affeder miydi adaletin beni?
Konuşsam yargın yine hapsetmez miydi sanki?
Aleyhime açıklanacak deliller bekledim her kez
Döndürür müydü başımı
Bakmasaydım, on dört milyar yıllık evren senin gibi!
Zamanın izini silemeyeceği bir yare
Ben utandım, kim anlatır beni yare?
Yutkunmaya mecalim yok
Bıkmışlık içinde gülüm pare pare.
Şahane gülüşlerin ardında alacalı tuzak
İlahın sunduğu nimetlerden uzak,
Aklımı benden alan afili tuzak.
Cihanı karıştıracak kadar kudretli,
İnsanı köleleştirecek kadar alçak.
Saklı yanımın her yanı kara lekeler,
Bir gül topladım bu sabah yoldan
Kokunu anımsatıyor, kalbimi hırpalayan hâliyle.
Derin bir nefes çektim içime gülün kokusundan;
Kokunu hatırlatıyor, hasretten çıldırtan keskinliğiyle.
O derin nefes içime oturdu benim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!