You’re the great honour o’my life.
Too you were the great honour …
So why are you in that cave.
As it was in the near past, aren’t you gonna save
Your wishes like your kitchen dishes,
Your wishes like your saucepan,
When you see the light through the depths o’it?
Saucepan’s a mirror instead.
It easily reflects your beauty and the east.
But that cave’s no light
And no fire,
Just salty walls
And when i’m on the street
When i see the dolls,
Can easily remember the bells
Can you,
Afterwards?
-
Büyük şerefisin hayatımın.
Büyük şerefiydin ve …
Neden öyleyse o mağaranın içindesin?
Olduğu üzere yakın geçmişte, biriktirmeyecek misin
Dileklerini, mutfak bulaşıkların gibi,
Dileklerini, teflon tenceren gibi;
Işığı gördüğünde, derinliklerinden doğru onun?
Böyle olmasına rağmen, aynası var tencerenin;
Kolayca yansıtır senin güzelliğini ve doğu’şunu güneşin
Fakat işte o mağra, o ışıksız bir darda
Ve ateşi de yok.
Sadece tuzlu duvarlar
Ve caddede gezinişlerimde,
Gördüğümce takma takıştırma;
Çanları hatırlayabilirim evet kolayca.
Ya sen,
Sonra?
Kayıt Tarihi : 25.10.2005 06:09:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Akın Akça](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/10/25/are-you-gonna-watch-the-walls.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!