İnsanlar, şu garip insanlar.
Bazen korkar, bazen şaşırır,
Sever, üzülür insan.
Ama hepsi aynı şey, akılda.
Üzüldüğü için şaşırır,
Şaşırdığı için sever,
Güneş doğdu bir temmuz sabahı,
Yaktı gözlerimdeki ince kederi.
Sadece baktım öylece, ışığa.
İçimi parçalamasını bekledim, geceden kalan.
Ay battı bir temmuz gecesi,
Belki önemsiz aylardansın.
Yılların içinde kaybolmuş ataşsın.
Sen geldiğin an anladım,
Sert kıştan sonraki baharsın.
Güldün güldüm, belki anladın
Hüzünlerini yaşarken bile bencil,
İnsanlar da böyle işte, neyine!
Sarılmak istersin, öpmek istersin,
Yeter ki üzülmesin insan.
Ama anlamaz ki, savar başından,
Günlerden bi gündeyim, hangi gün bilmem.
Evde dura dura zaman algım kaybolmuş, bilmem.
Ama hangi aydayım acaba?
"Yağmur kokusu geldi burnuma."
Kaktım, camdan dışarı bakayım dedim,
Karanlık bir mahzende
Ölüme terk edildim.
Hem de hiç suçum yokken
En güzel zamanlarımı yaşarken.
Işık yoktu, umut yoktu
Kelime bulamadığım düşünceler
Sardı aklımı, oturdu
Tıpkı yuva yapan kırlangıç gibi
Bahar ayında gelen yağmur gibi, geçici
Kök salanlar oldu, tutunanlar
Anneme yarın ölecek diye sarıldım,
Babama annemle gidecek diye.
Arkadaşımı yarın benle konuşmayacak,
Sevgilimi yarın beni aldatacak diye öptüm.
Hocamı zayıf vermesin diye övdüm,
Bir mart ayı, kar yağıyor sabah
Bulutlar kapatmış güneşi
İnsanlar doluşmuş sokaklara
Yürüyenler, koşanlar, bakanlar
Herkes kaybolmuş yağan karın
Bir daha buluşmamak da var
Böylesine ayrılıktan sonra
Birbirimizi unutmak var
Sonunda bu işin, sonunda
Belki korkular belki duygular
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!