Bilmem hatırlar mısın?
Şu karsi kıyıda taş toplamıstik seninle.
ilk yarayı biz açmıştik denizin bebeksi tenine.
Bizden sonra kim bilir kaç ayrı yerinden kırıldı deniz. Kaç ayrı yerinden kanadı?
Az kaldı sevgilim.
Güneşli günler yakındır
Demirden bir yumruk gibi inecegiz kaderin karanlık yüzüne.
Umutlu şiirlerin, mektupların naftalin kokulu sandiklardan çikma zamanı geldi.
Yorgun gozlerimi gözlerinde dinlendirme zamanidir şimdi.
Uykusuz , yitik geceleri dizlerine gömme zamandir.
Soğuğun etimi geotin gibi kestiği, Güneşin bir ırgatın terli alnını delercesine hücum ettigi günlerde bekledim seni.
Günler , haftalar , aylar geçti.Dakikalar geçmezken Bahar terk etti bu şehri. Doğanın zaman kavramını yitirip Uzun uzadıya soluklanma vaktirdir dedigi günlerde kapımın önündeki umutsuz kaldirimlarda bekledim.
Oturup bekledim.
Gülüşmelerin artık sadece kasların kücük bir oyunundan ibaret oldugunu anladığım gün
Umudum çarmıha gerildi şehrin meydaninda.
Şehrin yaramaz çocukları tanıklık etti bu faili meçhul cinayete.
Ey doğduğum şehir nerede sokakların caddelerin?
Gezeceğim adım adım.
Dar sokaklarını,çarşılarını,caddelerini.
Bir yanda meyhaneler olacak diğer yanda camiler.
Güneş alıp götürüken saçlarınızdaki nemi
Bulutlardan biraz beyazlik, kirazlardan biraz kırmızılık almıştınız teninize,
dilinizde hep yarım kalmıs tamamlanmamiş ağdalı sözcüklerle hep bir şeyleri açıklayan açikladıkca güzellesensen sesinizle.
Sizde "her şey" gibi ayrı yazılmiştiniz hayata biliyorum.
Bir ağaç olsam belgrad ormanlarında.
Kesseler körpeyken dallarımı, ayırsalar parça parçaya
Masalar, sandalyeler yapsalar kollarimdan , bacaklarimdan sen otursan üzerinde sadece.
Bir ateş yaksan dallarimdan ısıtsan içini kısın soğuk gecelerinde.
Duman duman dolsam ciğerlerine.
Saat beşi görünce sabah bir kız belirir sokak başında.
Sabahın alaca karanlığını aydınlatır gözleri
Dudakları çatlak, daha on sekizinde nasırlı elleri.
Her sabah gider bir bilinmezliğe sırtında dünyalarca yük. Ellerinde karanfil kokusu,saçlarında rüzgarlar.
Hani bir bahar sabahıydı günlerden cumartesi.
Cumadan sonraki cumartesi.
Sen yüzler yapardın tabağındaki kahvaltılıklardan, Zeytinlerden göz, brokoliden saç.
Ben karşı masadan seni izlerdim durmadan.
Bugün tam iki kez bir cümlede geçti ismin.
Gece rüyamdasin kesin
Ceketimin düğmelerini iliklemeliyim, saçlarımı taramaliyim ve En sevdiğin giysilerimi giymeliyim üzerime.
Olurda aynı rüyada buluşuruz. Olurda bir yerlerde karsilasiriz.
Kötü görünmemeliyim sana.
Renk renk çicekler toplamaliyim gökyüzünden.
Sessiz ve ıssız bir sokakta yürüyorum.
Yaparakları dökülmüş bir ağaç kadar yalnızım.
Yağmur hafif hafif çiseliyor.
Sokak boyunca ilerliyorum. İçimde sen ve yokluğunun tarifsiz acısı.
Az ilerde bir kaç sokak çocuğu bir atesin basinda.
Onlarin yanına gidiyorum seni soruyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!