Ey arkadaş altında bi kantarın
Etkisinde mantarın
Kafamsız bu yarın
Anlatıyorum bu sefer
Esrarlı dumanlar ardı
Bir ağaç devrildi
Koskoca bir meşe
İndirdiler onu
Yonttular oldu tabut
Ne aranır hayatta şu sürekli
Kaçan neşe
Buhranım budaklandı yere değdi salkımları
Kurban kaldım ellerinde giyotin halatları
Seslendim, her seferinde kapalıydı kulakları
Anlaşacak yolum yok sesim gitti gözlerimi oydular
Hayat bana hep sustu gözleriyle anlattı
Bayır bağ yolum var giderim
Sözüm çoktur susar giderim
Eller mi su döker arkamdan
Ardım arpa boyu giderim
Sonra devrilirim yolumda
Bugün yine içime bi yağmur
Yağdı nem kaldı göz altım ve mahmur
Ve gözlerim karardı herşey içinde kaybolur
Ve hüzün ve yağmur ve ruhumu ezen kalbur
Hiç kalamadım içimde olmadı huzur
İçin sonsuzluğa bir huzurda
Mercan kadehler havada
Berhava et akşamına naraları
Altın localarda, gümüş masalarda
İçin sonsuzluğa bir kusurla
Ay gibi parlaktım gökyüzünde bir çiçekken
Güneşi yansıtırdım bedenimle ruhum göçerken
Yangınlar arasında atmosfere karışırdım solunmazdım
Soluksuzca gülerdim her seferinde ölürken
Perdeler arasından süzerdi bazen karanlığıma bir hüzme
Bitmeyen bi yangın içinde
Kasvetin beşiğinde
Sallanıyoruz gemiler gibi
Ama batmak nedir de bilmiyoruz
Savruluyoruz ordan oraya
Uyumama engel oluyoken titreyişi dişlerimin
Boğazımı sıkmakta kendi ellerim
Hep derim ya artık tenim kokar naftalin
Gazetelerden perdeler, pencereler çürümüş ladin
Uyumama engel oluyoken çatıdan damlayan su
Içime elveda artık edinir derin sessizlik
Tüm dokularıma aidiyet sindi hissizlik
Efkâr hatırlaması kahrolası varlık içim
Sonsuz yolculuğun sonunda fark ettim bensizlik
Neyim kimim ben ki var olasıyım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!