Arayışa Üvey Bakış... Modern Çağın Lanet ...

Cihan Kılıç Arslan
24

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Arayışa Üvey Bakış... Modern Çağın Laneti -8

Modern çağın laneti;
cüzzamlı hayata meydan okumak gafleti
ve hiç bu kadar yükselemeyen insanoğlunun vardığı en üst noktanın seyiri. Yakalanan yada ulaşılan en üst nokta, çok garip bir ironi.
Kendi kendini iğrenç hissettirme cephesinde çarpışan garip kumandanlar ve süslü savaş arabaları.
Bir armageddon sevdası içerisinde Deccal özentili yığınla kalabalık.
Umulur ki sadece kalabalık olarak kalsınlar.
Velakin görünenin çok ötesinde hüzünlere sebebiyet veren korku çağının aktörleri hep meydanlarda.
Kan kokmakta ortalık,
kanın rahatsız etmemesi,
işte korkunç hastalık.

Politik ve stratejik devinimler içerisinde yalpalayan,
globalleşme kölesi insanoğlunun sonunu görememesi ne kadar üzücü ise görenin de dinlenmemesi bir o kadar ıstırap dolu.
Sayıklayan yaşamları umursamayanlar bilmelidirler,
yaşayacaklara bırakacakları çok şeyleri kalmadı.
Ortada gezinen fahişe kılıklı bir dünya mirasından bahsedilmekte.
Denildi ya isteyen bu mirastan istediğini almakta.
Gücü yeterse tabi.
İğfal edilmiş dünya mirasına insanoğlunun cevabı.
Koskoca bir sıfır.
Sorumluluktan kaçma duygusuna ne ad verilir.
Bir ad verilmese dahi sıfatı hazır olanca haşmetiyle;
korkak…

Çağın acınası hali de denilebilir aslında yaşananlar için.
Hayat için savunulan her değer yaşanılan çağ için de geçerli.
Bu kadar kirletmeyi becerebilen bir topluluk olduğu sürece,
masumların da hep suçlu muamelesi görmesi kaçınılmaz.
Tıpkı gerçekte yaşanan da olduğu gibi.
Basit savunmalar hiç değerli olmamıştır,
ama adi suçlamaların yeri baş köşe olmuştur her nedense.
Bir tür yıkım oyunu dönmede ortalıkta.
Kulaksızlar, dilsizler ve akılsızlar ne kadar da kalabalık.
Ve ne kadar azınlıkta dur demeyi isteyenler.
Modern çağın laneti aslında kendi üzerinde.
Yıkım, kaos ve bunların sürekliliği…korkutucu.
Metal yığınlarının hakimiyetine aldanıp köle olma arzusu toplanmış her tarafta.
Kölelik ile efendilik arasında ince bir çizgi olduğu düşünülmekte belki de. Aslına bakılırsa ortada çizgi de yok kalın bir hatta.
Kölelik ve efendilik iç içe, ne kadar da anlaşılmasa da.

Gözleri kapatıp bir an için yanı başımızda yaşanılanları düşünmeli.
Uzak da değil gerçekler, çok yakınımızda.
Dibine kadar gerçek, sonuna kadar acı.
Okurken düşünürken, düşünmezken, çalışırken, bir şeyler yapmaya çalışırken,
ölen çocukların sayısı hep artıyor.
Babalar çocuklarını gömmemeli.
Ferah denilen meretin anahtarı hep çocuk ölümlerinde saklı..
Ve bu durum fena halde sinir bozmakta.
Kendi adıma çok fazla sinir bozmakta.

Ve şair kılıklı düzen koyucular ince nakaratlarla,
süslü kafiyelerle umut pompalamakta pervasızca.
Güzelliklerden ve düzelişlerden bahsetmekteler utanmadan.
Bu iğrenç durumda payları yokmuşçasına.
Mide bulandırırcasına yapmacıklar
ve sinir bozucu kadar da güçlü görünmekteler.
Her geçen gün kendi adlarına yeni kötülükleri sahneye koyanlar perde önünde patlayan alkışların sesine o kadar bağlanmışlar ki;
tüm iyi duygularını kaybetmeyi yeğlemişler adeta.
İki elin birbirine vurmasındaki hazmı yaşarlarken,
kırılan hayatlar adına yalan kokan sözlere başvurmayı da unutmamışlar.
Ah ne olurdu daha fazla doğru, daha çok mutluluk olsaydı.
Ve ne olurdu çocuklar hiç olmazsa doğrunun anlamını bulsalardı. Bahsedilenler gerçekleşmeyecek olanlar onların gözünde.
O yüzden yalan söylemek bu kadar kolay.
Victor Hugo’nun dediği gibi
“Ey Şair! Bana yağmurdan bahsetme, yağdır.”

Bloklar arasında kimi zaman harç kimi zaman tutkal görevi yapan acınılası insanoğlu!
Değerini anlamanın vakti geldi.
Çağa kızacağına kendine sarıl da kurtar hem zamanı hem de aslını…
hele önünde bu kadar örnek varken atalarından.
Övünmeyi değil ders almayı bilmenin vakti geldi.
Dünlerin ışığında, kötülüklere savaşın anahtarı da gizli.
İnanç, cesaret ve akıl.
Hangisini bulacağımız bize bağlı.
Umulur ki, hepsi birden aranılsın.
Bilinmelidir ki aranılan er geç bulunur.
O zaman yüklenilen, savuşturulan, kaçınılan her gerçek daha anlamlı olmaya başlar.
Ve ne suçlu hayat olur ne de her şeyin sebebi yaşanılan çağ.
Delillerin karartılmaması adına.
Gerçek suçlara hücüm ve suçsuzlara özgürlük.
Kim ister?
Sonuna kadar bu satırların yazarı istemekte.
Ve varsa suçu, gömülmeyi yeğlemekte…

Cihan Kılıç Arslan
Kayıt Tarihi : 10.12.2007 11:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Cihan Kılıç Arslan