Karşısında duran deniz dingindi,
huzurunu ele veriyordu.
Denizin tam bitiminde başlayan şehir çok da uyanık değil gibiydi.
Yeşil dallar arasında hem yanı başındaymış
hem de çok yukarıdaymış gibi izledi uzun zaman görmediği şehrini. Boztepe’den Trabzon’a bakmak.
Uyanışların en güzeli.
Rüzgarı tam yanında hissetmek,
maviyi yeşili ve insanı aynı çerçeveye sığdırmak,
hepsinden önemlisi tekrar aşık olmak dünyaya
ve bu güzelliği insanlara bahşettiği için şükretmek çokça Allaha.
Derin ve huzurlu bir nefesten sonra mavi gökyüzünde güneşi hissetti
hem de çok yakınında hissetti.
Gündüzü uzun süredir hiç bu kadar yakından yaşamamıştı.
Gece daha çok şey vaat etmişti ama asıl aradığı şey daha çok sessizlikti. Şimdi tamda kendini sessizliğin kucağında bulmuşken
geceyi beklemeye ihtiyacı olmadığını hissetti.
Sebebini bilmediği bir şekilde uzanmıştı şehrine uzun zaman sonra.
Her bulmacanın çözüleceği zamanın geleceği gibi
yavaş yavaş gelme nedeninin de sırrını çözmeye başlamıştı.
Bir soruya cevap aranılacaksa,
yeni bir yola çıkılacaksa
ya da yeni bir gerçek bulunacaksa
şüphesiz elde bulundurulması gereken ilk doküman geçmiş olmalıydı.
Yeni yol haritasını çizecekken, eskiye çok ihtiyacı vardı.
Uzun zaman önce yürüdüğü yolda bıraktığı kokuyu bulmalıydı.
Dokunduğu ağaçtaki sesi,
kulaç attığı denizdeki umudu,
ağladığı omuzdaki yaşı,
küfürler savurduğu ihanetteki nefreti.
Bunları soluksuz yaşayabilirse gelecek için daha rahat yol alacaktı.
Tam da, önünü aydınlatan fenerin geçmişi olduğu,
gerçeğinin üzerinde duruyordu.
Dolayısıyla odada kara bir kedinin olmadığını anlamıştı.
Maksadın da kediyi bulmak değil odayı aramak olduğunu anlamıştı.
Bir seferinde, denizin kokusuyla ve dalga sesleriyle dolu,
çokca umutsuzluk içilen bir masada ayağa fırlayan
ve bütün halka seslenirmişçesine bir bakış attıktan sonra,
sözlerine başlayan,
hep yaramaz ve hep umursamaz görünen
okul ve sıra arkadaşı geldi aklına.
İç geçirerek başlamıştı sözlerine...
-Sen, sen, sen ve ben.
Bir aradayız, bir masanın etrafında.
Dışarıda dalga sesleri var.
Bazen korkutucu olsa da.
Sen, sen, sen ve ben.
Hep aynı görülsek de ne kadar farklıyız aslında.
Sen hep aşıksın, sen hep efkarlı,
sen hep düşünceli ve ben hep umursamaz.
İyi de güzel kardeşim bu kadar farklıysak aslında nasıl oluyor da
hep bir arada oluyoruz.
Şimdi bir aradaysak yarın nerde olacağız.
Söze hep aşık olan katılmak istedi,
gerçi bir an durakladı ama tekrar toplayıp cesaretini
o da nutuğuna başladı.
-Ben ayrı düşsek de hepinizi özleyeceğim.
Ortada bu kadar unutulmaz anı yaşadıktan sonra
bizim birbirimizi unutmamız yakışık almaz.
Gerçek arkadaşlar unutmaz zaten.
Ve ben hepinizi çok seviyorum.
Hep efkarlı olan konuşmadı,
öylesine sigarasına dalmıştı ki,
konuşması da beklenemezdi zaten.
-Aslında hepimiz koşmaktayız.
İlerde duran bizim bilemeyeceğimiz kadar yakında
ve tahmin edemeyeceğimiz kadar uzakta
bizi bekleyen kırmızı kurdeleli sona doğru.
Kimimiz başı yukarıda, kimimiz başı aşağıda
ve kimimiz emekleyerek koşmakta.
Kimimizin arkasında rüzgar pupa yelken esmekte.
Yan yana koşarken arkadaş denildi adımıza,
birisi öne yürüyünce düşman oldu,
geride kalana beceriksiz denildi.
O koşunun içerisinde herkes birilerine bir şey söyleyecek
ama koşu bitince ne olacak?
İşte gerçek burada,
asıl önemli olan o kurdeleye dokununca arkamızdan ne söyleneceği.
Daha doğrusu arkamıza ne bıraktığımız önemli.
Yalanlar mı bırakacağız, dürüstlük mü, korkaklık mı?
-Valla arkamdan konuşanı bir yakalarsam,
ona büyük bir pişmanlık bırakacağım kesin dedi
sigaradan bir ara kopan ama bir o kadar da efkarla konuşan…
Bu hengame içerisinde devam eden konuşmada hatırladıkları bu kadardı. Geride ne bırakacağız sorusuna takıldı denizi izlerken.
Hiç olmazsa umut bırakabilsem dedi içinden
ve arkasına dönüp uzaklaştı.
Çokça yürüdüğü bu yolda bıraktığı kokuyu tekrar hissetti o anda.
Var olabilme çabasının terli kokusu…
Seneler sonra geldiğinde
başarmışlık kokusunu duymak isteyerek
devam etti yoluna.
Kayıt Tarihi : 10.12.2007 20:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!