Victor Hugo
“İyi olmak kolaydır, asıl zor olan adil olabilmektir” derken
erdemin, erdemlerin ve sonuç olan eylemlerin ana temasını adalete dayandırmakta.
Adaleti terazide tartarken iyilikten ağır bastığını düşünmekte.
Meselenin özüne sadık kalarak,
adil olabilmenin çabalarına batırılmış bir çatalla yola çıkmak ve aklı yorarak düşünmek.
Bu kitabın çıkış noktası.
İyi olmaktan daha ziyade adil bakabilmek meselelere.
Dolayısıyla bazen sert ve çetin uğraşlardan geçmek,
gerektiğinde bir kaya gibi sert olmak
ve her daim de teraziyi tam ayarlamak lazım gelmekte.
Bakıldığında şikayet edilen
ve çokça da ahlı cümlelerin sonuna yerleştirilmiş bir sürü olmuşluk
ve bitmişlik ortalıkta dolaşmakta.
Olmuşluklar daha ziyade şikayet,
bitmişlikler de kıskanmayla karışık feryat.
Yapılan, yapılabilen konuşmaktan öteye geçmemekte.
Çabanın ve adil olmak düşüncesiyle yola çıkmanın,
arayan için çok önemli olduğunun altı çizilmeli.
Yapılan da bu.
Düşünmek, ve herkesin düşünmeden söyleyebilecekleri üzerine düşünerek söylemek.
Çıkış noktası.
Çok tartışılan bir yığın konu hakkında fikir deryasına kaşık atmak
ve adil olabildiği müddetçe o deryadan da payelenmek
ve olursa ne mutlu payelendirmek.
Meselelere fil dişi kulelerden bakmanın fayda sağlamadığı
öğle semalarında yükselen güneşin görüldüğü kadar görülmekte.
Karanlıkta kalan ve ışığı kendine bile tutamayan aydınlar zümresine, korkmadan da bir iki laf söyleyebilmek.
Tıpkı Cemil Meriç gibi.
“Babıali kodamanlarının gergedanlaşan enselerinde
cehaletin şahane tuğrasını okumuyor musunuz” diye sormakta.
Okuyabilenler için yola çıkmakta,
anlam arayan ve okumaya gücü ve dirayeti olanlar için.
En azından enselere bakabilme cesaretini gösterenler için.
Voltaire de bu mesele için adil bakabilenlerden…
“Fildişi kulede süslü mısralar avlayan yarı mistik bir sanat züppesi değil,
kulağını sınıfının nabzına dayayan bir kavga adamı olmak önemli” demekte.
Başlangıcın yapılabilmesi ve inandığı uğurda kavga adamı olabilmek,
çıkış noktası.
Yapılması lazım gelen başlangıcı yapmaktı.
Başlangıcın yapıldığına inanılmakta.
Kör dövüşü değil yapılan, at gözlüklerini çıkarıp meydan okumak dirayetsizliğe,
boş vermişliğe.
Şizofren aşklara mektuplar yazarak,
memleket meselelerine nutuklar dizmek değil asıl gaye.
Gerekene, gerektiğinde ve gereken zamanda karşı durmak,
yok sayılmak pahasına.
Görenler göreceklerdir,
görmeyenler ve yahut görmek istemeyenler
şehvetli mısralarda dolanmaya devam edeceklerdir.
Görünen şudur ki şehvetle sulanan beyinler,
küçük derelerde boğulmaya mahkum kalacaklar.
Deryalarda kulaç atmak için biraz daha gayret…
Dik durabilmek,
zamanın yenilgiye uğrama sebeplerinden görülmekte.
Yenilgiye uğranan oyun, çağın züppeliğiyle kurgulandığı için
yenildiği sanılanların daha maça başlamadığı söylenebilir.
Saldırılara, rüşvetlere, etiketlere boyun eğmemeli.
Dik durmanın hakkı verilmeli.
Eğilmeden,bükülmeden ve korkmadan.
Daha cesur ve daha adil yaşamak için biraz daha gayret.
“Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyorlar diye,
onu haykırmaktan çekiniyorsa, hem budala hem de alçaktır.
Bir adamın “benden başka herkes aldanıyor” demesi güç şüphesiz,
ama sahiden herkes aldanıyorsa o ne yapsın? ”
Daniel De Foe’nin bu sözü çıkış noktası.
Ya sahiden pek çokları aldanıyorsa…
Sorulara cevap arayanın meselesi çamur atmak değil,
adil olmak.
Olabildiyse ne mutlu…
Hürmetle…
Kayıt Tarihi : 10.12.2007 21:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Cihan Kılıç Arslan](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/12/10/arayisa-uvey-bakis-cikis-noktasi-18.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!