Biline ki; bu hikaye bir Leyla Mecnun hikayesi değildir.
Kerem ile Asli hiç değil.
Masallarla avutulanlara bunlar yeterlidir elbet.
Uyumayanlar için ise sadece can sıkıcı.
Aşk kutsallığının gölgesine sığınıp,
her daim sadece aşık olmayı becerebilenler –beceremeyenler-
ve süslü aşkların fikir babalarına esaslı bir yanıttır bu yazı.
Ve bilinmelidir ki; cevap arayanlar için bu yanıtın da bir anlamı vardır. Olmalıdır da.
Meselenin tam orta yerinde insan dururken,
bahsedilmesi mecbur olarak görülen aşk meselesinin derinliklerine
küçük dalışlar yapmayı uygun gördü,
elinden gelenden fazlasını yapmaya çalışan.
Yüzyıllardır adı konulamayan, cevap bulunamayan bir meseleye
karışık kafalı bir bakış.
Sofistike bir lezzet.
Lanetli romantiklerin dünyasında, uyutulan duygular, duyular, fikirler
köle olarak aşk denen kirletilmiş peri kızının hizmetçisi gibi kullanılmakta. En büyük meseleyi aşık olmak olarak görenler, görmek isteyenler,
öyle olduğunu düşünenler, öyle olmasını dileyenler.
Etrafları ne kadar da kalabalık.
Tüm bu kalabalık içerisinde aşkın kendine göre başka bir tarifi de kendiliğinden ortaya çıkmakta adeta.
Aynaya atılan koca bir çizik.
Gerçeği parçalayan, ışık oyunlarıyla baltalayan
ve kör eden çizik;
Aşk.
Asaletli duygular içerisinde ön sıralarda bulunması gereken aşk,
kirletilmiş dünyanın eşiğinde yere yıkılmış
ve kirli hesaplarla üstü çiğnenmekte.
Anlamı kalmamışsa adını çokça zikretmemeye özen gösterilmesi gerekirken,
gelinen noktada adı en çok anılan duygu da aşk olmuştur
dünyanın geride kalan yaşantısında.
Ve sorulara cevap arayan inceden basit hesaplar sezmektedir aşk üzerine. Ki hesaplar hep olagelmiştir ama hesapların bu kadar yoğun
ve aslında bu kadar sığ olduğu görülmüş bir vaka da değildir.
Kirletmeyi sonsuz kirletme yeteneğiyle başarabilen son devrin sahte aydınları
ve onların peşinden sürüklenen kitleler için açıkçası
çok da zor olmayan bir icraat.
Aynaya atılan çizik; aşk.
Gerçekliğin hemen hemen hiç umursanmadığı bu zamanda sadece ahenkli durmasıyla övünebilir.
Bu övünç ne kadar mutluluk ve huzur katar bilinmez ama
çoklarına fayda sağladığı aşikar.
Gelinen noktada karşımıza çıkan olgu yine, faydalanmak.
Pes dedirtici, aslında kusura bakılmazsa oha dedirtici.
Gelinen ve kalınan noktayı iyi seçebilmek aslında konunun özü.
Yaşanılanın kime niçin, ne kadar ve nasıl geri döndüğünün hesabı
çok fazla yapılırsa, duygunun özünden çok,
sonucuna önem verilir.
Ki bu zamanda oynanan oyunların tek ve yegane kuralı
geri dönüşümünün çok fazla ve yoğun olarak alınması.
Bu kuralla oyunlar oynanmaya devam ederse aynaya atılan çizik her geçen gün daha da büyüyecektir.
Gerçekler ise eskisinden daha çok parçalanacaktır.
Bilinmelidir ki parçalanan gerçeklerle beraber,
insanoğlunun onurlu yaşamıdır.
Aynaya çizik atanın aşk olmadığı ortadadır
ama ortada kocaman bir çizik olduğu da gören gözler tarafından bilinmektedir.
Gören ve anlayanların becerebileceği gerçek de tam bu noktada durmaktadır.
Kirletilmişlerin arasında aşkın da olduğunu bilmek,
daha fazla kirletmemek,
kirletilenleri insanoğlunun özünde bulunan dürüstlükle temizlemek
ve faydacılara bulunulan her yerde dur demek.
Dur demenin en kolay yolu daha fazla cesaretle yola çıkmak
ve daha fazla cesareti yolda eritmemek.
Cesaretin taşınıldığı kovada çatlaklar ve delikler varsa,
yolun sonunda cesaretin kalmayacağı bilinmelidir.
Devam edegelen yolda elinizde cesaret kalmamışsa
yürüdüğünüz yollar beyhude,
söylediğiniz sözler boş,
attığınız nutuklar yalan,
ettiğiniz yeminler sıfır olacaktır.
Kovayı sağlamlaştırmaya bakmalı.
Sağlamlaşan her kova gerçekler aynasından nokta nokta çiziklerin silinmesine yol açacaktır.
Aynada çizik kalmadığı zamanda gerçekler parçalanmayacak,
ayna esas görevini daha rahat yapmaya başlayacaktır.
Gerçeklerin hür ve dolaysız görüldüğü bir dünyada korkaklar,
faydacılar,
yalancılar
ve bananeciler için alınacak nefes de kalmayacaktır.
Mesele az gelip, çok gelmeme meselesidir ki;
bu satırların yazarı aşağıda ki dörtlüğün yazarından esinlendiğini de itiraf edecektir.
Dolayısıyla gerçekleri bu kadar iğneli ve kışkırtıcı üslubuyla deşen
Ali Şir Nevai’ye de kovada kapattığı koca delikler için
kocaman bir teşekkür yollanacaktır.
'Güzelken her şeyi umursamazdın gelmezdin,
Geçti artık güzelliğin bana eza verme,
Çok gelmen gerekirken az gelmen üzdü beni,
Az gelmen gerekirken çok gelip de öldürme.'
Uykular uyanmak içindir ve gerçekler anlaşılmak için.
Yapılan her hatadan alınan ders büyümenin en doğru tarifi.
Küçük olarak kalmamanın en kolay yolu ders alabilmek.
Bilinmelidir ki bu satırların yazarı meseleye hiç de vakıf olmadan bundan seneler önce de aşk için bir şeyler karalamıştır.
Tıpki bu satırları okuyan herkesin aşk için bir şeyler yazdığı gibi.
Utanmadan yanlışları ortaya koymak adına,
eskiden yazılmış aşk üzerine yazılardan en ateşlisini de buraya koymak cesaretini gösterecektir sorulara cevap arayan.
Umulur ki soru soranın yol arkadaşları da bu satırları okurken
anlama merhametini göstersinler.
“İnsanların “bir şeylere karşı koymaktır” diye nitelendirdiği aşk.
Onsuz olunamayan,
hayattan keyf almaya yarayan,
arada sırada da hayatı duman eden duygu.
Ruhların çiçekli bahçelerinde dolaşan,
her adımıyla insanın içini eriten,
kendisini başka diyarlar yönlendiren,
seçilmiş ve seçilecek olanları silahı.
Dinginlikte dalgayı,
dalgalı ortamda dinginliği sağlayabilen yegane sihirbaz…
Keyif veren uyuşturucuların atasını lanetten kurtaran,
şüphe dolu, ibret dolu
ve tekerrür müessesesine bağlı kalan hüzün tanrıçası.
Ağlatan, ağlattıran, savaşan,
savaştıran muzaffer komutan.
Kendi çıkmazlarında, l
abirent dolu koridorlarda
kendimiz kaybetmeye yarayan
ateşin dansözü,
öfkenin falcısı
ve nice yolsuzluğun yokluğuna tanık lanet şey…”
Asilos’un da söylediği gibi;
“Anlatmak acı gelmesine acı gelir ama
susmak da başka türlü bir acı”
Kayıt Tarihi : 10.12.2007 20:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!