Son çırağı ben idim
ortasında yedi göbek çınarı
sulayarak büyüten arastanın
İri,pençeliydi elleri ustamın
demiri haddeden geçirirken
kızıla çalan muzdarip yüzü
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Böyle de anlatılırmış demek, vefâ...
Çok duygu yüklü yüreğiniz sağlık
hoştu
ne zaman bu sayfaya girsem bir araba rastlıyorum, antolojinin maaşlı yorumcusumu bunlar
çerçilerin boncuk sattığı çarşılardan.
şiirdi.
Sn.Ali Ayçil'i güzel şiirinden dolayı tebrik ediyor,
örnek alınmasını diliyorum...
Enver Özçağlayan
Şiir dedinmi böyle olmalı.Okurken su misali.
Böyle ustaların şiiri dururken havanda su dövmenin anlamı yok.
Üzümü yerken inatla bağcıyı dövmenin anlamı yok.
Saygılar....
Haberin Var Mı Gülüm
Firdevsî şafakların pembemsi beyazından,
Gül simana tan düştü haberin var mı gülüm?
Beklenmedik bir zaman zemheri ayazından
Gönlüme volkan düştü, haberin var mı Gül'üm?
Bin bir çiçekten güzel, gülüşünle aktığın,
Kalbime gizli umut ışığını yaktığın,
Dünya'nın durduğu an, gözlerime baktığın:
İşte tam o an düştü! Haberin var mı gülüm?
Gelişi ani olan, bitmez olan bir çile.
Hüzünlü şarkı oldun hemen yerleştin dile.
Hasret dolu geceler elimdeki mendile,
Gözyaşımdan kan düştü! Haberin var mı gülüm?
İlkbahar'ın rüzgârı saçlarını tararken,
Senin bedenin diye hayalini sararken,
Hasretin girdabında Gül'üm seni ararken:
Dört bir yana şan düştü, haberin var mı gülüm?
Sensiz geçen ömürden dolmayan şu çilemden,
Hasret bulutu kaplı dağılmayan elemden,
Yazmaktan yorgun düşmüş umutsuz bir kalemden;
Sayfaya destan düştü, haberin var mı gülüm?
Kapısı örtük evin, tütmeyen bir ocağı...
Karanlık bir tünelin, hani ucu bucağı?
Bahtıma bakar mısın? Bir hasretin kucağı:
Ömrümce vatan düştü, haberin var mı gülüm?
Kervan geçmez kuş konmaz, ıssız yola sapılı,
Duvarları kasvetli taş ve toprak yapılı,
Kimsesizlerin yurdu bana iki kapılı;
Vîrane bir han düştü, haberin var mı gülüm?
Özlemin yangınından, kor düşerken canına,
Hasret fermanı almış gelemiyor yanına.
Senin haberin yok ki, kimsesizler hanına;
Yasını tutan düştü, haberin var mı gülüm?
Batan her Güneş ile kırılırken umutlar,
Feleğin ful kadehi bilmem ki neyi kutlar?
Güneşin son nurundan tutuşurken bulutlar;
Üstüne siman düştü, haberin var mı gülüm?
Sana gelirken gece Ay on dördü dolun'da,
Kendisi anlamadan hem sağı hem solunda,
Bin tuzakla örülmüş bu sevdanın yolunda;
Toprağa bir can düştü! Haberin var mı Gül'üm? ...
_______________________________________
III. KAPADOKYA ŞİİR ŞÖLENİ JÜRİ HEYETİ
Jüri Başkanı
Nevşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Filiz KILIÇ
Jüri Üyeleri
Nevşehir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Bölümü Dekanı
Prof. Dr. Ahmet KANKAL
Yrd. Doç. Dr. Ömer BAYRAM
Yrd. Doç. Dr. M. Malik BANKIR
Yrd. Doç. Dr. İ. Ethem ÖZKAN
Yrd. Doç. Dr. Mehmet HAZAR
Yrd. Doç. Dr. Zafer YEŞİLÖZ
Bu şiir: Kapadokya Kültür Derneği ve Ürgüp Fm'in birlikte düzenledikleri III. Uluslar Arası Geleneksel Kapadokya Şiir Şöleni şiir yarışmasında: BİRİNCİLİK ödülüne lâyık görülmüştür.
***BURAYA TIKLAYINIZ***
İrfan Yılmaz
He...İşte eyle ...
Kindar Çıfıt ...
Bin insanı öldürdün , binlerce de yaralı var ... !!!
Ey , kinini din edinmiş ; gaddar , akılsız , zâlim ...!!!
Acep , daha kaç çocuk ölürse kalbin yumuşar...?
Yaptığın savaş değil , İNSANLIK DIŞI MEZÂLİM ...!!!
Ölen çocuklar sizden olsalardı ne ederdin ...?
Kâtile lânet mi ederdin , kaderden mi derdin ...?
Canavarların şerrinden , nerelere giderdin ...?
ALLAH' ın adâleti , cezânı er geç verecek ;
Mâsumları katlettin de , söyle , göğe mi erdin ...?
usta çırak ilişkisi bir nevi baba oğul ilişkisi gibi olmalı..
şairin zengin türkçesi hemen dikkati çekiyor..çok da rahat bir ifadesi var..
selamlar..
benden kaçan onca kuş meğer dallarına konarmış ustamın.
kutlarım şairin kalemini
saygılar
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta