Ararat Çocuklari Şiiri - Erol Dündar

Erol Dündar
17

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ararat Çocuklari

Hey gidi koca Ararat hey
Bir tufan kıyamete sürüklerken
Her şeyden birer çift taşıyan gemi ile Nuh`u
Diyorlar ki; sen kurtarmışsın onu

Ararat dağların Piri`dir
Mazlumları kucaklar diyorlar
Ararat`a çıkanlar ölmez
Sırtını dönenler gülmez diyorlar

Hey gidi koca Ararat hey
Sen bile
Yeryüzündeki lanetlilerin zulmünden
Koruyamadın koynundaki çocukları
Ve vadilerindeki rüzgar ayaklı atlarını

Sabah, öğle, ikindi, akşam yatsı
Geceyi vurdular
Gündüzü vurdular
Beş vakit kanadı toprağın yüzü
Irmaklar kanla çoğaldı
İğfal edildi kardeş suretler
Aynalar kırıldı
Söküldü göğün yüzü
Beş vakit
Serhat`ta kardeş güzelliği gömüldü

Her yanı ölüm sardı
Ölü ihtiyarlar, ölü torunlarına sarılmıştı
Taş soğuk
Rüzgar çıplak
Toprak çaresizdi
Üç mevsim kenara çekildi
Meydan kan, hazan ve hüzündü
Acı diz kırıp yalvardı
Ama hüznün bile
Lüks olduğu zamanlardı

Sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı
Gözleri kan çanağı
Terk edip gittiler kana doymuş zamanları
Gitti demirin ve şarabın ustaları
II
Toprağın üstü boşalmış altı dolmuştu
Ölülerin ve sürgünlerin ardında
Anadolu baştan başa
Çıplak bir yalnızlık olmuştu
Kanlı utançlara gömülürken Mezopotamya
Kardeşlerini özlemek düştü
Kelebeklerin, karıncaların, karacaların payına

Hey gidi koca Ararat hey
Çocuklarının ruhundaki yara
İfade edilirken milyonlarla
Söylemesi bile utanç veriyor insana
Peki halkını nabzında taşıyan bir yürek
Nasıl dayanır bunca acıya

İşte bu yüzden koca Ararat
İşte bu yüzden
Pilsiz bir duvar saati
Ve yaprakları hiç koparılmamış
Bindokuzyüzonbeş tarihli
Bir takvim astılar senin boynuna
Ve tekrar dönmek için hayata
Bir ayraç bırakıldı
Tarih denilen defterin
Bin dokuzyüzonbeşinci sayfasına

Şimdi kulağını sana yasladığında
İçindeki feryatları duyan torunlarının
Sevişince kanları donuyor damarlarında
Ve baktıkça
Ararat resmi asılı duvarlarına
Özlem bir magma kadar
Yakıcıdır sürgünlerin hayatlarında

Mezarsız ve fotoğrafsız ölüleriyle
Hafızasız ve fotoğrafsız ölüleriyle
Hafızası dinamitlenmiş bir halk
Ararat eteklerine gömüyor kalbini
Ve geçmişini arayan bir kırlangıç
Küçük bir iz
Küçük bir işaret için
Fırat ırmağına çiviliyor gözlerini

Ararat eteklerinde
Toprağı deşen her kazı sesinde
Toplu bir kanama geçiriyor serhat boyları
Ve şiddetli bir yağmurla kabardıkça Fırat ırmağı
Pimi çekilmiş çığlıklarla
Bir çıldırma ayinine tutuluyor Ararat çocukları
III
Bir asır sonra
İklimi kardeşlik olan bir güvercin
Hafızasını taşırken kanatlarında
Yeni çağın yeniçerileri
Kana boğuyorlar şehirleri
Ağla Ararat ağla
'Saadet şehri'nin en işlek caddesinde
Senin güvercin yürekli
Yırtık ayakkabılı oğlunu vurdular

İklimi kardeşlik olanlar
İyi tanırlar 'bir bebekten bir katil yaratanları'
Ve iyi bilirler ki
Yırtık bir çift ayakkabı bile etmez
Güvercinleri kanatanların fiyatı

IV (kirvem)
Kirvem; varsın giysilerimiz ikinci el
Misketlerimiz kırık
Ayakkabılarımız da delik olsun

Ne bir kumbaramız
Ne cebimizde bozuk paramız
Bir lunapark`ın orta yerinde
Ellerimiz, boş ceplerimizde
Mahcup bir isyan olsun

Varsın adımız kibarca tehcir
Soyadımız da kırım olsun
Ya da kim ne demek istiyorsa
Öyle dese bile
Hepsinin de sonucu çıkmıyor mu ölüme

Varsın bir kanadımız kırık
Çocukluğumuz da, yurtsuz bir kırlangıç isyanı olsun
Varsın doğum günlerimiz öksüz
Şarkılarımızda hüzünlü olsun
V
Saçları ağarmış çocuklardık
Gözlerimizde gökkuşağı taşırdık
Düşlerimiz ikiz kardeş
Sırlarımız kapı komşuydu
Acımızla sevincimiz birbirine karışıyordu
Senden şekeri, benden suyu
Bir kahve içmiştik
Hatırı ömrümüzden uzundu

Ayakkabıları delinmiş çocuklardık
Gönlümüzde kahve lekesi taşırdık
Bütün ülkelerin birer ara sokaktı
Bir kaldırımda arkadan vurulduk
Yeryüzü çocukluğumuzu taşımaya yetmedi
Yoksulduk
Usul usul kanadık
Gökyüzü üstümüzü örtmeye yetmedi

Kirvem
Vasiyetim yok
Kalbim sende kalsın - kalbin bizde kalsın
Varsın, gidişimiz bir güvercin isyanı olsun.

Erol Dündar
Kayıt Tarihi : 30.9.2008 01:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Erol Dündar