Güle güle git Arap...
Sen, nereden çıkıp geldin öyle birdenbire? O kadar ev varken, neden Hacer'imin evinin çatısını tercih etmiştin bilmiyoruz. Sanırım onun iyi gönüllü bir insan ve harika misafirperver bir ev sahibi olduğunu bilerek geldin, yerleştin oraya...
Çok iyi bakıldın; pişen tavuk ciğerleri, hazır mamalarla ve Mustafa’nın (Hacer'in eşi, benim de en eski dostlarımdan ve bana ağabeyliğini en güzel yaşatan insan) yaptığı özel kulübende, ooohh bir güzel kış geçirdin. Şimdi gittiğin yerde mutlu ol arkadaşlarını bul, sev onları, koş oyna, savaşma seviş, özgürlüğünün tadını çıkar. Tabii ki Hacer'imin güzel mamalarından bulamayacaksın sokaklarda, artık idare edeceksin kedicik, ne yapalım.
Gitmeyi sen istedin, aynen kendi isteğinle geldiğin gibi…
Aslında kimse kısıtlamadı senin özgürlüğünü, bu kendi seçimindi, inatla ve azimle kalmak istedin. Ev halkının ve arada benim de dahil olduğum, seni geldiğin yere tüm geri gönderme teşebbüslerine de karşı çıkarak yaşadın orada... Eh baktılar ki gitmiyorsun bir sebebi vardır,Tanrı misafirimizsin dediler bizimkiler ve terastan katıldın aileye. Zaman ne çabuk geçmiş, tam altı ay olmuş kaldığın süre.
Geriye dönmez savaşçılar...
Fırtınayla yıkanmıştır ömürleri
Karla yıkanmıştır yüzleri...
Bu yüzden asla vedalaşmaz
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta