Hala alışamadım yeni yıla
Aralık ne ara bitti,
Ocak ne vakit kavruldu
Ve ben hangi şubat a batıyorum bilmiyorum...
Ruhumu çepeçevre sararken karakış,
Ben gönlüme düşecek cemreyi bekliyorum.
..
Aşkta yüzüm gülmeyince, kaderimi suçlarım.
Neden erken ağardı o simsiyah saçlarım?
Takıp peşine gittin çağlayan gençliğimi.
Sitemi hep sanadır o mahzun bakışların.
*(1995/1996 yıllarında TRT güfte denetiminden geçti.)
*(Sevda/Şiir/Cumali Karataş/Gramofon Kitaplığı/Aralık 2002/48 sayfa)
..
Sensizliğe ne kadar dayanırım bilemem.
Bir çırpıda ben seni unuturum diyemem.
Dinle beni biraz yar, bildiğim tek bir şey var;
Kolay kolay ben seni şu kalbimden silemem.
*(1995/1996 yıllarında TRT güfte denetiminden geçti.)
*(Sevda/Şiir/Cumali Karataş/Gramofon Kitaplığı/Aralık 2002/48 sayfa)
..
Yılmadan yoluna yüz sürdüğümün duasına
Ve çok sevdiğim rahmetli babam anısına
Hatıram olsun sevdamın gülü, Allah aşkına
Gecemi aydınlatıp önümde dikilen umut deryasına
Hatıram olsun sevdamın gülü, Allah aşkına
Yırtık Duygular / 4 Aralık 2002
..
Kadın evlenmiş boyunca oğlu var.
İkisi evli birinin yaşı var.
Saçları ağarmış bir de derdi var.
Kocası ölmüş onun da vakti dar.
1 Aralık 1999 Diyarbakır
..
Sevgili yavrum;
Bugün 21 ARALIK, bütün gün seni düşündüm, ilk göz ağrımdın sen, evlat sevgisini sende tatmıştım oysa, ama nedense, sana doyasıya sarılamadığımı, koklaya koklaya öpemediğimi, ellerinden tutup gezdiremediğimi, yeteri kadar ilgilenemediğimi, seni annen kadar, işim kadar hatta seni seni kardeşin kadar sevemediğimi düşünebilirsin...
Haklısın elbette, sana sarılamadım, öpemedim, ellerini tutamadım, ilgilenemedim, baban olmadan önce hiç baba olmamıştım ki, baba nasıl olur sende öğrendim, benim de bir babam vardı, anam gibi sarılmayan, öpmeyen, ellerimden tutmayan, ilgilenmeyen, derslerimi, okulumu sormayan, ama sevgisinden emin olduğum, hayran olduğum, çok çalışkan, dürüst ve şerefli insan...
Bu gün sana sarılmak, koklamak, öpmek, ellerini tutmak istedim ama yine yapamadım, söylemek istediklerimi yine söyleyemedim, yazamıyorum bile...
Buradan, haykırarak, sana benim için ne kadar farklı olduğunu, adam gibi adam olduğunu söylemek istedim. Annen gibi, kardeşlerin gibi sen de benim hayatımdaki en önemli insansın. Sen mükemmel bir çocuksun. Seni seviyorum!
..
su çiçeğim
seni ekmeden biçeceğim
yudum yudum önümde öyle kal
her damlada seni içeceğim
Engebe Şiirleri 17 Aralık 1999
..
Aldırmıyorum gönlümdeki
Enteresan duygulara
Boğazımda düğümlenen
O kelimeyi yazamıyorum
Engebe Şiirleri 18 Aralık 1999
..
Küskünlüklerim terk edince yüreğimi, aklım sana kaçıyor...Bir heybe dolusu özlemi seriyorum ayaklarının ucuna
Bak diyorum sana Suya yazmışım veda mı...Ne kaçışlarımıza akıl erdiriyorum, ne de yana yakıla bahaneler yaratmamızı rastlaşmak için...Ordular kuşatmış çaresizlik yamaçını, istesek çıkarız burdan, indir ne olur! indir o teslim bayrağını....
Hadi yum gözlerini başka şeyler hayal et, bensiz gecelerden bir gece düşle...Nedenlerin, niçinlerin arasında dolaş biraz, ben burdayım, tam bıraktığın anda körelmiş renklerin arasında...Gemime güvenmiyorum ki, fırtına da denize açılayım diyorsun ya bana hep, bilmiyorsun ki ben o fırtınanın ortasında kalakalmışım, ufuktan gelecek gemiyi düşlüyorum bırakmamak için kendimi azgın dalgaların lütfuna...
..
Ekim, kasım, aralık,
Son kapıya dayandık,
Ahir ömür de bitti,
Kaldı sevaba açlık.
(11.12.10 / Akdağmadeni)
..
Angut kuşu ayrılınca eşinden
İbret alın süleymanın kuşundan
Sarp kayalar kızıl toprak döşünden
Tek başına yuva yapmaz yok deyin
(Bayram Ünalan-Aralık 2007)
..
Hayal ile olmasını arzu ettiğim tüm umutlarım aralık göz kapaklarımda ve Laciverde boyalı kirpiklerim gölgesi biraz buğulu, biraz sisli İstanbul gibi. Dudaklarım titrek, gözlerimde iki kristal ha düştü ha düşecek yalnızlığımın içime akması gibi duvarlara çarpıyor sensizliğim ve sonra bir tokat yanaklarım kanıyor…Yaslıyorum sırtımı sana benzettiğim bu şehre seyri aleme dalıyorum ve sanırım en çok bu halini seviyorum bu şehrin Gecenin matemi siniyor saçlarıma yokluğun kapı eşiğimde nöbette sanki …sanki…saçlarının kokusu penceremde, içimde tarifi mümkün olmayan bir sızı ta! ...parmak uçlarıma kadar uyuşuyorum mor rengin her hali bileklerime kahpece düşüyor korkarak kapatıyorum gözlerimi. “Sana” biliyorum oyun oynuyor aklım bana işte yine karşımdasın mavi gömleğin var yine üzerinde ilk iki düğmesi açık ve tamda sol yanında bir boşluk ığıl ığıl sessizce bir ırmak akıyor çıplak ayaklarına, dolgun dudaklarında yine o masum güvercin oturuyor ve gözlerin her zamanki gibi İstanbul’a benziyor.
Nefretle / özlem – ihanetle / masumiyet arasında ki o ince çizgi gibi sensiz bu şehirde yaşamak. Kaç hançer darbesi vurdum yüreğime, unut…unut ihanet düşmüş bu aşka diye ama kime bu dil dökmeler? Kaç ayna parçaladım kendi kendine yalan söyleme diye, bin ısırık izi dudaklarımda anmasın adını diye naçar kaldım ey sevgili duy beni yaşanmıyor sensiz yedi tepeli muammalarla bezeli, yarısı sana yarısı bana benzeyen bu şehirde.
Şimdi senden sıyrılma vakti usulca aralıyorum göz kapaklarımı çırılçıplak karşımda yine tapılası şehir. Kadehimde kalan son yudum yırtarak iniyor içime ve iyi geceler deme vakti geliyor “size” iki gözünden öpüyorum İstanbulsun sen biliyorum. Bir elimi galata ya uzatıyorum bir diğerini kız kulesine ve sımsıkı sarıyorum sana hasretliklerimi tenine akıtıyorum. Gece veda etmek üzere bize usulca güneş salınıyor maviliklerde, irkiliyorum gerçeklerle bitti(m) bitti(niz) artık gerçekler doğan günle göz kırpıyor en cilveli hali ile ve buluşmak üzere bir sonraki gece.
..
Sevdiğinle başbaşa olmadıktan sonra
Bedenin ve ruhun ayrı yerlerde gezer
Can sevdiğine kavuşmadıktan sonra
Dünya güzeli ile evlensen ne yazar
(Aralık-2008-Ankara)
..
Ben, bu her tarafından,
Yalnızlık fışkıran,
Bir aralık gecesi,
Küçük bir kar tanesinin,
Gözbebeklerinde titreyen
Gecelerde buldum seni.
..
Geceleri kafayı çektikten sonra sen,
Gündüzleri ise siz diyorsun.
En iyisi ikisini bir araya getir de
Sensiz kalayım emi...
2012-01 Aralık
..
Antakya’da artık aralık ayında da yaz var
Hey! Değdiğinde dilin damağına vicdanın sızlar.
Bu aşk benim kısmetim.
Bak yersen!
..
İnsafsız, bilinmez bir sadelik,
Sinir senin elinde, sakin senin elinde.
Ne yapsan bir bahane
Bulursun beyninde.
(01.Aralık.2002 Pazar)
..
hiç kimseyi seni özlemek kadar acılı özlemedim ben. yetmemiş 18 sene senle geçen bu benliğime. tam aklım erdi seni idrak edecektim, sensiz kaldım. dalından düşen elma gibi geri dönmeksizin düştün dalımdan. tutamadım seni. o sabah nasıl da aklımdan hiç çıkmaz. ağır bedenin iflasını açıklayan ağzındaki kanlar...kollarıma yüzüme bulaşan kanlar...üzerine dağ devrilmiş bir fidan gibi kala kaldım yığının altında... senelrce boşluk aralık aradım durdum günyüzüne çıkmak için. tam buldum derken bir daha devrildi üzerime hem de 5 sene sürdü devrilmesi, ezdi ezdi ezdi beni.. -babam-
oysa ki her doğan günde senin güneşinle uyanmaktı hayalim... yüzümü senin dualarınla yıkamak istedim ben, saçlarına kurulanmak, dizlerinde uyumak istedim ben. bir şiir okuyalım istedim beraber, şarkılar söyleyelim, gülelim ağlayalım istedim. banu lara ebrulara gidelim haftasonları, akşamları, şen şakrak dönelim istedim evimize.
pazar sabahları kahvaltı da gazetelerden politikacılara beraber sövelim istedim. pazara gidelim, torbalarını taşımak istedim.
vay anasını be ne çok şey istemişim öyle değil mi? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
..
Yiğittir Avşarlı, hem gözü pektir,
Gez yedi düveli, dünyada tektir,
Başı dik,hak dostu,sözü senettir
İslam baş tacımız, yüce şereftir.
12 Aralık 2008-Ankara
..
I. Dünya Savaşı sonunda Rus Çarlığı yıkılınca Güney Kafkasya’da Gürcistan, Azerbeycan, Ermenistan gibi devletler kurulmuştu. Kars, Gümrü, Erivan şehirlerini ellerinde tutan Ermenistan Devleti’nin başında koyu bir Türk düşmanı olan Ermeni milliyetçisi Taşnak Partisi vardı ve itilaf devletlerinden yardım görüyorlardı. Mondros Mütarekesi’nden sonra
Ermeniler Ermenistan’da ve sınır boylarında Türklere tecavüz ettiler. 9 Haziran 1920 de Ermenilerin, Bardız cephesine baskın yapması ve savaşa kalkması üzerine birliklerimiz bu baskını bastırdı.28 Eylül sabahı ileri hareketle Sarıkamış ve Merdenek (Göle) alındı. Hazırlıklarını Sarıkamış-Lâleoğlu hattında tamamlayan birliklerimiz tekrar ileri harekete geçtiler.30 Ekim de Kars, 7 Kasım da Gümrü (Aleksandropol) geri alındı. Ermeniler barış isteyince 2-3 Aralık 1920 gecesi Gümrü Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, Ankara Hükümetinin yabancı bir devletle yaptığı ilk anlaşma olup, varlığımızı dünyaya gösterdik ve Osmanlı İmparatorluğunun1877-1878 savaşıyla kaybettiği Kars bölgesini aldık. Daha sonra Ermenistan, Rus Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine dahil oldu, 16 Mart 1981 de Gümrü Anlaşması’nın yerine Moskova, sonra da 13 Ekim 1921 de de Kars Anlaşmaları yapıldı.
Ermeniler, I. Dünya Savaşı’nda Türk ordusuna karşı galip devletlerin yanında savaştıklarını iddia ederek, paylaşım için Paris’te toplanan konferansta Kafkasya’dan Akdenize kadar ve Anadolu’nun yarısına yakın bir kısmında Büyük Ermenistan kurmak istediklerini söylediler. Mondros Mütarekesine göre Türk Ordusu bölgeden çekilince Erivan’da kurdukları Ermenistan Devleti içinde ve dışında, özellikle Erivan, Kars ve Nahcıvan Bölgelerindeki Türkleri katlettiler. Ermenilere karşı korunmak için Türk halkı Milli Şuralar kurdular.
Artvin, Ahiska bölgesinde Acara Milli Şura Hükümeti, Kars, Ardahan, Göre bölgesinde Güneybatı Kafkas Cumhuriyeti, Kağızman Milli Şurası, Kulp, Zenginbaşar, Nahçcıvan ve Ordubad Milli şuraları kuruldu.
..