Kabuslar içinde düş kırıklığı yaşıyorum.
Kalbim kırılganlaşıyor.
Kızıyorum!
Kime mi?
Yazdığım kaleme,
Çizdiğim Deftere.
İnsanlara, yüzlerine, sözlerine,
İkiyüzlülüğün farklı tonlarıyla gülümseyenlere.
İnsan denen canlının gözlerinden anlıyorum.
Yüreğinde kalmayan, zerre kadar sevgiyle
Körelmiş kalpleriyle karşılaşıyorum.
Izdırabın alasını yaşıyorum,
Uzun, beyaz bir bulut gibi,
Yağmaya başlıyorum gökyüzünden.
Sağanak şiddetine dönüşmüş hislerim, düşüncelerim,
Dokunsalar, feryat figan harabeyim.
Yırtıcı bir hayvanın sakinliği ile yaşıyorum.
Bazen bir kediyi oynuyorum, bazende kapandaki fareyi.
Üşümekteyim soğumuş bedenimle,
Ruhları soğumuş bir alemdeyim.
Hangi birine katlanabilirim!
Aldanıyoruz.
Geç oldu, farkına vardım.
Çok sözlere aldandım.
İnsanoğlu tatlıdır, yavandır, bazende ekşidir.
Mayası, ekşiyse halin yamandır,
Yavansa, sözleri yalandır,
Tatlıysa, canını yakandır.
Tek tek öğüt aldım yaşadığım aylardan, haftalardan, günlerden.
Son zerresini tüketmeden dinmeyecek ateşim.
Değerini geçte olsa anladım saniyelerin.
Zaman beni tüketmeden, yıpratmadan,
Sözlerin, sözcüklerin daha değeri solmadan,
Özgürlüğe ulaşmadan,
Söz veriyorum tükenmeyeceğim.
19.11.13
Nafiz ErtenKayıt Tarihi : 28.5.2015 04:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bazen gerçekten büyük bir bunalım ve boşlukta hissettiğimiz olmuştur. İşte o araftır. Ne bu dünyada yaşıyorsunuz nede öbür dünyada. Sıkışıp kaldığınız boşluk sizi dayanılmaz bir acıya, üzüntüye ve hüzüne boğar. Ya iki dünya arasındaki uzay boşluğu gibi derin ve karanlık bir sonuzlukta kaybolursunuz. Yada kendinizi şartlandırarak, o sonsuz okyanustan yüzerek kurtulursunuz. Bütün ızdıraplardan, zorluklardan kurtuluş için herzaman bir kapı vardır. Siz doğru olanı açın.

TÜM YORUMLAR (1)