Uyandığım bir gün daha bitti.
Elimde tuttuğum, çeyrek zamanımı kullanmalıyım.
Cebimdeki küflü paketin sahibi kim?
Aynada görünen benim cennetim mi?
Anahtar deliğinin yansıması mı, yoksa?
Kapı aralığından sızan, yaşamın gürültüsü.
Yanı başımda uyanmakta olan cehennemimin,
Ensemdeki sıcaklığı,
Kendimi kaybetmekte olduğum, organizmanın bütünü,
Kararsızlıklarımdan ibaretti.
Koşarken uyanan, bir beden tanıyorum.
Karadan denize uzanan, cam yolda ilerliyor.
Aşağısı yada yukarısı diye bir kavram varsa,
Kavramların karışmasını diliyorum.
Ölümümün kaşıntısını, geçmesini bekliyorum.
İçime çektiğim hava ile ruhumun, yer değiştirmesini izlerken.
Göğe yükselişi beni biraz daha yoruyor.
Üzerime çöken ağırlık kaidesi, bozar bedenimi.
İşte şimdi kaybetmekte olduğum günah tohumları mı,
Doğrusuyla, yanlışıyla kabul edilmişliği var.
Gerçekte ise içimdeki masumluğu mu, aklımı kaybediyorum.
İçimdeki saf beni, ben oluşunu.
Ruhumdaki esnemelerimden kaçıyorum, ışık arıyorum.
Yukarıda ki ışık süzmesi, ne kadar uzak olabilir ki?
Hayatımın, kırmızı bir ruj gibi bitmesi ne kadar adil?
Kırmızılar, neden biter ki hem?
Bütün kırmızılar, neden ölüme yakışır?
Sorguladım kırmızılar bana karşı, bende ölümüme...
Karşılaştığım boşluk kadar, güçlüyüm artık.
Tükenmediğim şey, tükettiğin tek şey olmuş.
Ruhumun.
Ruhum.
Kayıt Tarihi : 11.4.2014 12:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!