Ömrün zifaf odasından vücuda geldi hüzün,
Ebrusundan bir ömür düştü,
Sessiz, sedasız…
Kadın anlattı, gözler mühimsedi acıyı.
Rüzgâr salındı boşluğunda aklının,
Ebrusunda bir nüans
-Ki nüanslar dinler sadece sütliman düşüşleri-
Hüznüne bir vahyi yağdı,
Dil şaha geldi, kadın ağladı…
Kutsadı kadın, konuşmak için sustuklarını
Duydu ama sağır eylendi, baktı ama kör eylendi,
Kapladı yürek avlusunu tatlı bir keder, acıklı bir sevinç,
İki ara da bir derede söz dilendi.
Haberdar olunca aklı sustuklarından,
Sözler, cılız bir hıçkırığa dönüştü;
Sırr-ı Mahrem kemiğe dayandı,
“Araf” bilendi…
Yüzünde sütlimandı hüznün gölgesi,
Ve uyanıyordu retinasında cellatlar,
Ve aslında hiçbir şey…
Bakire bir sırrın rahminde doğurmaktaydı kocaman bir hiç’i
Gemsiz acılar salınıyordu dilinde,
Sustu, gizledi sırrını zifaf’tan.
Kalktı gönül “Git” dilendi, çöktü ayak “Kal” eyledi.
Örtük kaldı ısrarcı çığlık ve sustu kadın;
“Araf” dedi…
Uyuyakaldı tanrı, aklının döl yatağında,
Ötenaziye çekti kendini tüm sözcükler,
Düşlerinin sütten kesilmemiş çocuğuna,
Bir peygamber, sabır diledi.
Çöktü, tütsü diye yüreğini yaktı yağmurlara,
Bir sis ki ebrusunda, bir mezar sessizliği,
Baktı dayanılmaz ağrısına, sancıyan yaranın,
Şaha geldi akıl ve kadın konuştu;
Toplamların en eksiltilmiş çarpık ağrısına,
Suskun bir gidişle;
“Araf” dedi…
15.12.11
Ercan YAVUZER
DAĞÖREN/MURADİYE
hal cana değince gözlerinin kıyısında,geriye bir tek söz kalıyordu kadının aklında:? ? ? ? ? ?
.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta