Sen öyle ya da böyle tutmuşsun hayatın bir ucundan
gümüşünden sırçasından
adımların sıklaşmış, yürüyorsun üzerine üzerine akşamın
ve gülümsüyorsun uyandığında yarım ağız
öyleyse biz yabancıyız
işaretleri ezberleyemem
o dediğin dilden ise anlaşamayız.
Vaktim geldi, güneş çıktı tepeye
pılımı pırtımı, kendimi toparlayıp gitmeliyim.
-Yeri gelmişken söyleyeyim, şu “gitmekler” arabesk gelir bana,
hiç sevmedim dostlarım. Hep sormak isterim gidenlere;
“Be hey! Gidersin de nereye, dünyanın dışı mı var? ”
ancak elim-kolum bağlı üzgünüm,
diyecek başka söz yok-
Şurada bir şarkı, burada bir şiir
biraz gözyaşı, iki ilgisiz kitap
Tophane’de salaş kahvehaneler
dağ başı ve çakallar
karanlık basmadan toparlanmalı
geç kaldım, ya da yerim dar.
Hem rüzgar olurum hem rüzgar gülü
Yolumu bulmak için iterim kendimi
düşmüştü gözüm toprağa son hatırladığım
bir de mil, göremem
tırnaklarım yerinde hala
eşelemeyi öğrendim kargalardan nasıl olsa
bulurum
belki de kör olurum yeniden
açılmayı unutan gözlerim reddeder ışığın şiddetini
ama az inatçı sayılmam
yaparım, “senin için” desem
yine arabesk
kendim için desem bencillik
adını sen koy, itiraz etmem
kolay olsun için bir kaç yafta da bulurum
gerekirse takarım boynuma süs niyetine
çekinmem
kayıtlara öyle geçer adım
ne suç aranır ne de ceza
bundan böyle
tüm saçmalıklara katlanabilirim
sınırın ötesi durduğum yer
hiç bir şey üzemez beni
eğer benim için üzülmek geçerse içinden
-ki geçmesin-
acınmayı sevmem bilirsin
başka sebepten değil
bunu düşün bir de rüzgar gülünü
ve üzülme
arabeske düşmeyelim.
Kayıt Tarihi : 24.9.2007 23:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
hiçbir şey göründüğü gibi olmayabilir veya yaşandığı gibi görünmeyebilir...
yüreğinize sağlık...
düşüncelere iten etkili bir çalışma...
selam ve saygılarımla kutlarım...
TÜM YORUMLAR (2)