Bir ömrü nasıl sığdırdık istiridye kabuğuna,
Kaplumbağa sırtında
Geçti yıllar
Zulüm çemberinde
Hangi dağa tırmansak
Ayağımızın altında sehpa,
Geçiyoruz insan tarlasından
Bunca yıl yaşadım
Elime ne geçtiyse yitirdim
Biraz daha yaşayacağım
Yalnız bir şey biriktirdim
Bir bakış, bir görüş, bir duyu, bir düşünce
Devamını Oku
Elime ne geçtiyse yitirdim
Biraz daha yaşayacağım
Yalnız bir şey biriktirdim
Bir bakış, bir görüş, bir duyu, bir düşünce
Algisal derinligi olan bir siir.. Siirin icinde yer bulmakta oldukca zorlandigimi itiraf etmeliyim. Bunun yaninda okurken buyuk zevk aldim.
Bu, bir öncekine nazaran şiirselliğe daha yakın olsa da en temizi 'biz ayrı dünyâların insanlarıyız' diyerek kenara çekilip yol vereyim ben gençlere.
Hiç şüphe yok, serbestten şiir çıkarmak gerçekten en iyi aruza kıyasla çok daha zor. Bunun sebebi nedir diyecek olursanız şarkıcılar neden seslendirmeleri ısrarla stüdyolarda yaparlar diye sorarım. Zor, çünkü ritm saz yandan veya arkadan çıs darat da çıs darat diye, vokalistler diğer yandan ra ra ra, rararara diye bodyguardlarınız olup yanınızda ve sizinle göğüslemiyorlar tüm tepkileri. Yetersiz kaldığınızda hemen araya giren bir keman beynini vınlatmıyor kimsenin.
Bu ne demek?
Bu demek ki ölçülü uyaklı, aliterasyon ve asonanslı vezinler kafadan önde başlıyor yarışa. Tam işte burada hakkını vermem gerek, iyi serbest şiir büyük bir başarıdır. Ne var ki söylediklerimle o ölçülü, uyaklı vezinleri aşağılıyor değilim. Serbesti okurken fona dalgaların sesi olsun, hafiften olsun bir enstrümantal niye alıyorsunuz ki? Ona da ihtiyaç duymasaydınız? Eğer duyabiliyorsanız, söz sanatlarına yardımcı bazı unsurların varlığını kabul etmiş oluyor -bu durumda- bu yardımcı unsurları yerinde ve zamanında kullanmaya niye karşı çıkıyorsunuz?
Yoksa bu gayret yemeğe tuz veya biber atmama inadı gibi bir şey mi? Niye ki? Dozunda olduğunda bunlar yemeği güzelleştirmezler mi? Acısız Adana'yı kim ne yapsın?
Bu işleri bırakalın aslâ demiyorum. Daha önce de söyledim, serbest vezin var ve diğerlerinden çok daha zordur. Hece, aruz, serbest ve bunların karışık formlarında her tür çalışmam benim de var. Beni rahatsız eden hece ve aruz sınıfını okumadan her tür eklentiden soyutlanmış bir öz söyleyişe dalıvermek gibi görünen şu günümüz şiirinin bîçâreliğidir. Böyledir çünkü serbesti sereserbest, içinden ne geliyorsa öylece söyleyip yazmak zannedenler aslâ şiir yazıyor değiller. Dün de sorguladığım husûsu tekrar vurguluyor ve diyorum ki o halde 'şiir gibi konuşmak' nedir? Çok güzel, uyumlu ve âhenkli konuşan herkes şiir mi yazmış oluyor?
Şâirden bu uzun yorumun bu güne denk gelmesi nedeniyle tüm sâmimiyetimle özür diliyorum. Buraya bakıyor veya bakmıyor, onu temin ederim ki bu yalnızca bir tesadüftür, ben şuraya serbest veznin günümüzdeki ahvâlini yazıyor ve şahsım dâhil olmak üzere kimseyi bu satırların kapsamı dışında tutmuyorum.
Şiirimiz gelişmesin mi?
Nasıl derim ki gelişmesin? Gelişsin elbette. Arayışlar olsun. Ama arayışlar sırasında biz 'henüz bulunamadı, bulamadınız, bulamadım, bulamadık' dediğimizde birileri hemen kendisine hakaret edilmişçesine savunmaya geçip kılıcı sıyırmasın kınından. Emin olsunlar, biz de daha iyi, daha güzel şiirler olsun, okurken kendimizden geçelim istiyoruz.
Şimdilik diyelim ki bizim de maksadımız değil 'bağcıyı dövmek' ve ekleyelim aslâ bu şiir değildir sözlerimizin hedefındeki şiir (ve şâir)
(Şimdilik bu kadar. Sürç-i lisân eylediysek affola)
çok havalı..çok şiirsel..haddi zorlayacak kadar çok..
@..
Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta