gözünü çıkartacak karanlığın biraz daha toprağı kurcalarsa işin özünü sözünü tutmayacak yere ekilen ölü tohumlar zaten hiç kimsenin suladığı falan da yok meyve bahçelerini boşuna beklemeyin değirmenlerde gereksiz yere girmeyin ekmek kuyruklarına su yoktur aslında çarkına vuran dinmez öfkesinde suya benzer sıvı vardır irin dolu akıntılarında apollon’un askerleri ! saldırın elmamıza göz dikenlere ölü tohumları toprağa gömmüşler biz uyurken geceleri çıkartın gözlerini timsahın ağlayamasınlar bir daha sahte gözyaşlarıyla sahte kabadayısıyla geçmesin önümüzden bir daha kara bulutlar dikilmesin tepemize karanlık gölgesi yaşamayalım buyruğunda nefes alan ölülerin üzerine uzatmayalım ki ellerimizi üzerimize kelepçelerle saldırmasınlar apollon’un askerleri ! yıkın rengi olmayan duvarları üzerinden geçin bahçesine çekilmiş dikenli tellerin sınırdaş değil yoldaş olsun çiftçi kardeşlerimiz
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.