BİLEMEDİM AĞABEY BİLEMEDİM İŞTE
Cihanbeyli, Gölyazı’da çalışırken; herkesin bir hayali vardı. Bir an önce Avrupa’ya kapağı atmak. Avrupa’ya gidebilmek için denemedikleri yol yoktu. Bazısı üç dört defa girişimde bulunmuş ama yakalanıp geri gelmiş.
Bir öğrenci velim anlatıyor: 'Abi, buğdayı, samanı sattık; biraz para denkleştirdik. Kaçak göçek İsviçre’ye vardım, iltica etmek için. İltica bürosu mu mahkemesi mi oraya götürdüler beni. Dediler suçun ne? Dedim apociyem: sordular Apo'nun adı ne soyadı ne? Bilemedim ağabey, billah bilemedim işt;, nerden bileyim o soruyu soracaklarını; oraya çalışmamıştım' Hiç bir şeye yanmam abey; en çok canımı sıkan: Topal biri vardı, tek bacaklı , Cihanbeylili bir tanıdık, adamın işi rehberlikmiş. Bize yol göstersin, rehberlik etsin diye 1000‘er mark verdik. Dağ, taş, nehir en az 170 km
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman