Çıtlatılırken çekirdekler ve yudumlanırken çaylar, kolalar,
Hiç beklenmedik bir anda yeryüzünde yankılanırezanlar,
İşte bu; evlere dağılma saati.
Evet, ezan okunur ve millet istemeye istemeye dağılır evlere.
Herkes gitmek zorundadır evine, akşam yemeğine.
Kimileri ise özlem dolu, hayat dolu, seve seve, koşa koşa.
Kimisi çocuğunun, kimisi torununun elini alır eline ve yürür evine.
Ama genç kızlar hep önden yürür. Ne olursa olsun hep önden.
Bir ellerinde telefon ve saçlarındadır diğer eli.
Bakışları, delikanlıları tahrik eder gibi.
Yürüyüşleri, podyumda yürüyen canlı fakat ruhsuz mankenler gibi.
Gülüşleri umumi ihtiyaçhanelerdeki eşek doğurulmuşlar gibi.
Evet, ne yazık ki bunlarda hayatın birer gerçekleri.
Ne kadar sahiplenmesek de.
Arkadan, orta yaşlarda, sarışın, iri yapılı bir anne almaya çalışır çocuğunu
Çocuğun sallandıkça kendini özgür hissettiği salıncaktan.
Bir diğer tarafta ise kalın ve çatık kaşlı esmerbir çocuk inmek istemez tahterevalliden
Adeta çıkmak istemiyormuş gibi sürekli bir mücadelenin içinden.
Yaşlı bir amca özlem dolu gözlerle izler çocukları, çocuklukları.
“Heey gidi günler” dermiş gibi içinden.
Birkaç kadın epey koyulaştırmışlar sohbeti.
“Üç çocuklu Ahmet’in karısı Mehmet’le yattı.
Mehmet’in karısı bunu fark etti ve Mehmet’i terk etti.”
Kendilerini hiç de mahrum etmezler mahallenin dedikodularından.
Ne okunan ezandan haberleri var ne de kurulacak sofralarından.
Ve de evde ne durumda olduklarını bilmedikleri kocalarından.
Uzakta bir çocuk kırmaya çalışıyor yeni gülümsemeye başlamış bir fidanı.
Kimse dur demiyor.
Tanrı bilir güçlenmiş diye sevinen bir büyüğü de vardır etrafta.
Ve ben bir köşede oturmuş sessizce izliyorum olanları. Hüzünlenerek, gülerek.
Sürü psikolojisi değil ama sanırım benim de artık bir yerlere gitmem gerek.
Ama nereye…
Şirin, küçük ve kalabalık bir parkta böyle bir an ve böyle bir ansızlık işte.
Sanırım ben de gayet normal bir insan gibi özlüyorum bir şeyleri. Gönül işte…
Sonunda hiç beklenmedik bir şekilde sesi duvarlarda yankılanan
Ve sanki hiç yankılansın istenmeyen ezan epey oldu biteli.
Hemen hemen herkes dağıldı evlerine.
Kimisi çocuğuna, kimisi torununa, kimisi annesine, kimisi ise sevgilisine
Ve ben bir köşede oturmuş sessizce izliyorum olanları. Hüzünlenerek, gülerek.
Sürü psikolojisi değil ama sanırım benim de artık bir yerlere gitmem gerek.
Ama nereye…
Kayıt Tarihi : 7.5.2017 16:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!