Selam sana Antakya, ezele bakan şehir
Tarihten ders çıkarıp, ebede akan şehir
Atılan onca taşa hüküm verip, sabırla
Eceli mağlup eden dört adamı hatırla
Önce Yahya ve Yunus sana nazar bıraktı
İki ırmaktı onlar, hasta kalbine aktı
Yarana ecza diye sürdükleri hikmetti
Saraylar da, zindan da; imtihandı, kısmetti
Tecellidir, üçüncü elçi ile başlayan
Kendini kanatacak, hakikati taşlayan
Tarih şahitlik etsin, soylu bir itiraza
“Dur!” diyen kimse yok mu, bu karanlık infaza
Kim alır şimdi seni, eşiğinden iflasın
İçinden bir kahraman çıkarsa Antakya’sın
Şehrin öbür ucunda bırakarak varını
Kurtar ey Koşan Adam asrın itibarını
Koş, imanın küfürle zor hesabı kapansın
Sen otururken değil, koşarken kahramansın
Kıskandırmalı hızın, bugün rüzgarı bile
Yolun cennete çıkmış, ne söylesen nafile
Sizi bekler, içinde zafer saklayan dram
Şem’un-ı Safa, Yunus, Yahya ve Koşan Adam
Ey şehrim, o kan hala ilk gün gibi ılıktır!
Dört adam dört yüz binden, daha kalabalıktır
O elçilere müjde, taş atanlara keder
Kahhar olan, küffarı bir sesle helak eder
Doğmamış çocuklara kalsın kanlı mirasın
Felakette hikmeti görürsen Antakya’sın
Hükme rıza gözetir, bu dengenin sahibi
Yere batan bir şehir, yükselir hisar gibi
Hayat gibi ebedsin, ölüm gibi ezeli
Sen hükümdar rüyası, peygamberler “güzel”i
Semavi işaretle Ubeyde’yi ram eden
Bir amaçsın, uykuyu Baybars’ a haram eden
Altın varaklı yazsam, anlatmaz ahvalimi
Aşka düşüren sendin Yavuz Sultan Selim’i
Huzmeli bakışından milyonlarca renk damlar
Nazarını tasvire sığdıramaz ressamlar
Elini kalbe koyup, kelam kuşanan şair
Ne söylese eksiktir, güzelliğine dair
Yakıp kül etti, nice aşığı ihtirasın
Sen onları gönlünde saklarsan Antakya’sın
Nice şah cemaline gönül gözüyle baktı
En silinmez levhayı Koşan Adam bıraktı
Kader saat kurmuşken hayret koştu, naz koştu
Tarihin vicdanını dolduran avaz koştu
Öyle içten koştu ki, eceli yenen sona
Ölümsüzlük hırkası giydirdi tarih ona
Rabbim Gafur’du elbet, hudutsuzca Rahim’di
Unutmazdı, uğrunda ölüme koşan kimdi
Habersiz gençler gezer, ömrünün baharında
Bugün, asi bir ırmak akar damarlarında
Senden geçen her seyyah, huzuru onda bulur
Türbesinde beş vakit ezan sesi duyulur
Kulak ver, bitsin artık asırlar süren yasın
O davete icabet edersen Antakya’sın
[huseyinuzel.com]
Hüseyin UzelKayıt Tarihi : 26.6.2020 01:00:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
M.S. 40'lı yıllarda Antakya'da yaşamış olan Habib-i Neccar Hazretlerini anlatan Ödüllü Şiirdir.
![Hüseyin Uzel](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/06/26/antakya-dan-kiyama-kosan-adam.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!