Sadece sizin ayak izleriniz kaldı bu sokaklarda,
sadece sizin sabah feryatlarını andıran bağırışlarınız..
siz uyandırdınız kara taşlardan örülü şehrimi...
korkularınızı bırakıp gelmiştiniz oysa
çocukluğunuzun en demli anında...
bedeninizin ve yaşınızın o anki durumuydu
size çocuk denmesine sebep..
oysa siz yüreği kangren birer duvardınız...
kara taşlara inat
kızarmış yanaklarınız ile gülümseyen...
peşinden koştuğunuz ne idi?
Neden di sizin ona olan sevdanız,
kimseler bilemedi...
ah derdiniz..
bu surların dili olsa (da) konuşsa..
anlatsa cihan’a bizleri...
Bu şehir yüceydi..
en büyük efsanede geçen kahramanlardan bile yüce..
sokakları birbirine benzer,
her sokağın sonu mutlaka bir mutluluğa çıkardı...
insanlar ürür..
çocuklar büyür..
günler kimselere hesap vermeden geçerdi...
Günler sadece size döner...
sadece sizi selamlardı...
siz giderdiniz..
mardinkapı ağlardı...
Sizlerdiniz düşlerimin en büyük kahramanları...
sizlerin anıları idi
her gece masal gibi kendi kendime anlatıp,
sonuna varmadan uyuduğum...
Surlarda ki umut kokan şarap şişesi sizindi...
sizden kalmıştı soğan..
beyaz peynir sizden kalmıştı...
belki ağıza alınmayacak küfürleri sarf edip kadere,
son defa misafir olmuştunuz
surların hevsel bahçelerine bakan yakasına...
ne mutlu surlara..
hevsele...
kırklardağına ne mutlu...
baktınız ya onlara son defa..
onlara verdiniz ya son selamı...
ne mutlu onlara....
Bir sabah vaktiydi zamansız gidişiniz...
hani hep zılgıt sesleri ile anımsadığımız
meydanlar bile sessiz bir haykırış içinde şimdi...
her soru sizden bir parça taşıyor,
her meraklı bekleyiş size dönüyordu...
siz dönmüyordunuz..
bir sebebi vardı elbet bu gidişin...
bir sebep ki bizlerin anlayamadığı...
bizlerin literatüründe olmayan bir sebep...
Gidişinizin bilmem kaçıncı mevsimi idi bu...
kaçıncı tırmanışıydı çocukların kara dut ağacına...
bu talandan sonra kaçıncı boyun büküşüydü
kara dut ağacının...
inanç hala vitrindeydi..
populeritesini ve güzelliğini yitirmemişti
bunca zamana rağmen...
her yürekte bir gün çıkıp geleceğiniz felsefesi vardı..
evet gelecektiniz...
sevinç gözyaşlarında yüzerek,
kınaların yakılmasına sebep olarak gelecektiniz..
Güvercin sürüleri karşılayacaktı sizi Mardin kapı sırtlarında...
siz şehire girerken...
kahpelikler silinecekti bu şehrin künyesinden..
Gelecektiniz..
bir adınız sevda...
bir diğeri Diyarbakır olarak....
adınıza yakışarak...
siz giderken
ardınızdan ağlayanı utandırmayarak...
gurur ile gelecektiniz..
Kayıt Tarihi : 4.4.2003 12:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)