Yaz sıcağında saklanıyor düşük gelen bebeğin boz büyüsü;
Sıcak hava bunaltıyor geceyi, gece serptiğinde seni.
Bazen bir deprem oluyor ve ana salondaki sallıyor avizeyi;
Düşünceler düşünüyor düşündüğünü: hiç de sessiz
Kalamazdı; sarsıntıda, bir mesaj yolladım, cevap gelmedi.
Yine de meleğin elleri tasmalı çünkü tasmasız
Celladın ağır soluğu; sen sessizken, hava ağır, rutubetli.
Ama işte böyle, tasması yok, kendinden hür;
Kor kürüdüğümüz yollar gibi aynı, ilmek ki ilmek –
Başkaldırıp da zamana, yeniden ekerek tohumlarını ona!
Metruk mezarlıkta; bir hayalet var, devamlı kin kusan;
Yoldan geçen o her ona buna düşünmekte olduğunu soran.
Konuşmadan soruyor, düşünmeye korkak düşünceleri
İlerliyor sarsılmaksızın sarsak ama düşündüğünden habersiz.
Yurtsuzluk gibidir çünkü o mezarlık; daha da önemlisi,
Üzerindeki perde geçişine kandırılmakta, haberi yok:
Bir hayaletin çizdiği gerçek anlık sapmalar bu yalan
Doğaçlamalar çünkü rüzgarda uçuşan beyaz, bir gelinlik!
Ne gariptir, ansızın biten yazları kendin sanıyorsun
Ki böyle, karanlıklara gömülüyorsun; çok arzu dolusun!
An’ın kıymetsizliğinden toplayarak birkaç salkım bukle;
Düşünmen gerekliliğinin, zorlama bir gereklilik asla
Olmayacağı’nı düşünemiyorsun, çünkü seviyorsun
Ve çünkü, her seferki gibi, mevsimler sen değilsin:
“Biz” başladığından beri, ne kavuştun, ne de ayrıldın!
Biz sadece bulmuştuk birbirimizi, buraya kadarı tesadüftü;
Ondan sonrası hep çiçek açtı, zorlama bu ilkeler değildir!
Loş ışıkta uyanılan kış sabahının odun evin içinde
Dağ başında, sıcak kalorifer yanında; aynen öyle,
Masalsı anlatımlardaki gibi toplanmış pembe
Perdelerin hüküm verdiği camın gerisinde; düşler!
ve o kalın kışlık çoraplar, dayanılmış kalorifere!
ah! o hep yeni vernik, ince emme; hop! fındıktan ceviz!
Salla beni kucağında; sallamasan da beni kucağında,
İşte davaların düştüğü sululuğa-ulu’su bir, çıt,! bir celse …
Sadece bir ses ve böyle peştemalların peşmergesi
Bir Ağustos başı –camın ardından kış manzarasını
İzlediği- gerdan kırarak tekleşmiş kuğu olmuş el ense!
Bir ben dürtmeden kabul etsen, ‘yol yorgunun ilacı! ’ ah;
Ne hikmetse çünkü, zorluklar esas yıldırmayanlardır …
“Defterden silmek..” demek, bu yüzden; ne demektir?
Eh canım, eh, hayata sürdüğün bu ‘deh’, ona sürdürttüğün;
anladınsa bunu, öğrenmişsindir, çünkü anlaması zor olanı!
Rağmen hızlı ilerlememe, ritmden çok melodiyi severim;
Çünkü bu yetiyi spor yaparken kazanırım, dengeli gitmek.
Tıpkı bunları düşündüklerimin ana yurdunun da bir
Mekik egzersizi olduğu gibi, çıbanlar tütüşen düşüncelerde.
Yine de şunu derim: ‘Bakma, rap gibi bir şeyin aldatmasına;
Ritm de makbuldür ancak söz, zaten her yerdedir.
Üstelik bağıran bir rock menşeğinde melodi bundan
daha bir sözdür cinsindendir. Aynen, sözüm birdir
ve kendinin eridir, bak, ama uzatılan dallardan ona! *
Yoksa bir anlamı kalır mıydı canikom hayatın?
Ve bir anlamı kalır myıdı o zamanlar, matah bir komplocu
Hücrenin dirilişi cinsinden ama onun zıttı karekökü’nden;
sevginin anlamınca –sevginin anlamınca ve pervasızca
- Başkalarına sunulan ve böylece bundan haz alınan?
*
Hayalet demiştim, işte orada, hazır beklemiş miydim?
İyi ki bunu göreceğimi bilmişim, hep hazırdı ellerim! !
Spor yapmak, kan yapar hareketlendirilen hücreler demiştim;
Yapay bir politikayı uygulamayı işte tam da o vakit
kabullenmezler! ! Ata sağolsun, tek lafıyla! ... **
O, rendezvous; bu randevular, şu buluşmalar; birer akitler!
Yere inmez, amacı dindirilmişlik olan bir dindirilmiş;
Ele geçirilmesinde yüce gerçeğin, kibirli mi, haşa!
Asla çabalamaktan vazgeçmemek! ! bilen bilir ne anlama
geldiğini; ucunu bırakmak, duruma uygun, asla yasal
olmayacaktır -bunun ötesi ve berisi sis perdesi olmalı’dır!
Uzun beyitler püskürten bir kodaman rüzgar kabzımal;
Akılla duygunun değil, hisler ile mantığın yenişemediği!
Ve ortaya çıkan topak, değil o sadece süratli, o çığ;
Sevimli bebeğe kutsal sandık: işte hırka, işte onu ören tığ!
Ojeni sil, çok ağlamışsın, ağlamadan ağlamışsın ….
İkiz-ortak dilini yutmuş hükümranlığın bir ortak dilekçesi
Veriyor brifing pembe tebeşirle yazılan kırmızı tahtaya;
Kim görecek, suskun siyah suskun kız, çok fazla!
Denizin ya da okyanusun üzerinde o hayalet, uçuşuyor; _________ghost_10
Ama “ghost_10” isimli vaka, Danny adlı 19 yaşındaki
Yollamış bu resmi, ‘69’da, hizmetadamı’ymış kendisi.
En garip yanı, uçak penceresinden çekmiş bu fotoğrafı …
Sudan mı daldı yoksa havadan mı bilinmez; ___________stairghost
Bir kız çocuğuymuş, şehrin içine giren, 35’li yaşlarında.
Issız bir köşeden bakıyor fotoğrafını çekene yeniden!
Fotoğrafçıyı gördü, gördü onu ki heyecan! onu ördü, onu!
Karanlık odayı seçmedi “Hayalet Kız”, bekledi.
Resim kağıtta belirmeye başladığında fark edilecekti.
Suratını ondan uzak tarafa doğru çevirip bir yan bakış ___________graveyard girl
Attığın şeklinden bir ötelemeyle görüldü: belli belirsiz
bir hareketlenişle tuz ruh gibi uçarak, şehir mezarlığına!
Evet oraya süzüldü, serpilişine bereket ölü toprakları’nın
Işıldattığı parlak ışıltılı geceleri, batmadığı bu mekan’a.
Yaşamak onun için güzel olmalı ki, kendinden başkasını
Unutmadı ama kendinden başkasını da bundan umursamadı …
Yer Bachelor’s Grove mezarlığı, kızılötesiyle kaydedildi,
Ağustos 10, 1991 Chicago’da; tarihler uyuyor birbirine.
Uyuşmak anlamlı gibi, uyuması da bir ‘o kız’ın, demek.
Bugün de günlerden Ağustos, çünkü yarı bilinç açık;
Tümü değil, yarısı açık, yani aylardan Ağustos değil!
Ne var, bekar erkekler amaçlı inşa bu taş yığını yerde? ?
Kimi beklersin, kimi, kimleri, ya kimi; hanmiş, hangisini? ?
Ama, ne kadar da şeffaflamasına oturmuş kalmışsın!
Mezarlık yapılmış 1864’te, benim suçum yok bunda!
Ne olursun dinle ve beni başka şaşkınlarla karıştırma!
Tombstone’da oturuyor işte, uzun saçı, süzüyor ağaçları!
Aynı aynı adlı Tombstone filminde ölüşü benzeri
Bir enstantane, şu film boyu zengin sırıtan Val Kilmer’ın.
(Haydi diyeyim ki ‘ben bile..’ ‘inanamamıştım onun
oyun gücüne, kırık giden gözüken hayatın ardından
gelen tek zaferin ortalığı kör aydınlatıcı tarafına.’)
Ama hasta hasta ecel teri randevusuna gelmiş
Ve düelloda, suçlu kovboyu hak adına eze eze yenmişti! !
Böyle bitirdi görevini: bu açıdan baktığında, ölüm yoktu.
Ölüm döşeğinde, başka bir odaya geçtiğini evinin;
William Blake ki o da ne sebeple sanki dile getirmişti?
Bir tek gün dahi kısa yaşamının, banyo yapmamış olmalıydı.
Tavır almaksa bu; kesin demeyeyim şimdilik
ama herbirine, yaşam oynaştıran Azraillerin, Tanrı'ya değil.
Ağustos 2 Salı, 2005
-
* ona=kendinin eri olan sözleri(m) n bir’liği
** Atatürk’ün spor için dediği lafa işaret etmiştim.
Resimleri yorumlayarak yazdığım son küçük kıtaya dair;
Hayaletlere dair açıklamalar
Çeşitli adreslerden toplamış olduğum açıklamalar:
Ghost_10:
Danny sends this photo taken by a 19-year old serviceman in 1963 of the view outside the airplane window.
stairghost:
Hayalet KIZ.19 KASIM 1995.resimdeki kiz sonradan farkedilmistir.Ayni yerde 1667'de yangin olmustu.
graveyard girl:
This infrared photograph was taken by Jude Huff-Felz during a daylight parapsychological investigation by the Ghost Research Society in Bachelor's Grove Cemetery, Chicago, Illinois, on August 10, 1991. The picture was snapped in an area where the investigators' instruments registered odd fluctuations. The photo shows a woman with long hair and bangs sitting in a relaxed position on a tombstone. She appears to wear a light-colored dress that reaches her ankles.
Bachelor's Grove Cemetery was established in 1864. It was reportedly used as a dump site for gansters' murder victims and was eventually abandoned in the mid-1960s. The burial ground is small, with a single entrance and a scummed-over pond. The cemetery is surrounded by chainlink fencing and only a few monuments remain untoppled or unstolen by vandals. Many ghost stories are attached to the old cemetary, although most have the histrionic qualities of tall tales.
The Ghost Research Society, headquartered in Oaklawn, Illinois, was formed as a clearing house for reports of ghosts, hauntings, poltergeist and life after death encounters. The society members actively research and investigate reports from private individuals and businesses.
-
İmla açısından bazı düzeltmeler yapacağım kuşkusuz, ya da büyük küçük harf yazılışı konusunda ama şiirde değişikliğe gitmeyi düşünmüyorum
İlk şekil.
Sevgiler tüm can dostlara
Kayıt Tarihi : 2.8.2005 08:47:00





- İstanbul
- Bayram
- Çanakkale
- Çevre
- Anne
- Allah
- Araba
- Sevinç
- Aile
- İhanet
- İslam
- Hüzün
- Yağmur
- Hayat
- Çiçek
- Tanrı
- Barış
- Ayrılık
- Dost
- Eğitim
- Güzellik
- Gece
- Evlilik
- Umut
- Müzik
- Tarih
- Türkiye
- Kin
- Kedi
- Kadın
- Köpek
- Mutluluk
- Deniz
- Doğa
- Özgürlük
- Dolunay
- Para
- Peygamber
- Politika
- Savaş
- Atatürk
- Şehir
- Günaydın
- Ölüm
- Çocuk
- Okul
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!