Üç günlük dünyaya meyil mi saldın.
Azrail kapını ansızın çalar.
Bu dünya bir konak, misafir kaldın.
Geri dönme anı ansızın gelir.
Dalarsın hayale boşu boşuna.
Kim bilir ne gelir nerde başına.
Ölüm gitmese de nefsin hoşuna.
Gün gelir kapıyı ansızın çalar.
Ferhat gibi dağı delsen ne çıkar.
Çölleri aşıp ta gelsen ne çıkar.
Bütün ilimleri bilsen ne çıkar.
Her kim olsan ölüm ansızın gelir.
Günahı işlerken neye dayandın.
Nefsine şeytana uyup aldandın.
Bu dünyayı sana kalır mı sandın.
Ayrılık kapını ansızın çalar.
Gerekirse aç kal haramla doyma.
Şaki olup sakın kimseyi soyma.
Bu günün işini yarına koyma.
Azrail kapıyı ansızın çalar.
Korkarım nefsine uyup kanarsın
Şu fani dünyayı baki sanarsın.
Karapençe sakın, sonra yanarsın.
Azrail kapıyı ansızın çalar.
Kayıt Tarihi : 15.2.2016 11:56:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
''Bilsem büyük randevu nerde, saat kaçta? Bilsem tabutumun tahtası hangi ağaçta'' diyor üstat Necip Fazıl. Kimse bilmiyor bunu. Ecelimizin ne zaman olduğunu. Rabbımız Kitabında ölümün bizleri ansızın yakalayıvereceğini bildiriyor.
![Şahin Karapençe](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/02/15/ansizin-184.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!