başlaması ve anlatması sıkıcı bence şair değil yazılarına bakalım.
Ağladığını yalnız kendin görebildiğin dünya da
Nefeslerin anlamsızlığı boğazına düğümleniyor
Göğsündeki acı
Yarının ölüm kokusunu burnuna getiriyor
Göz yaşların damlıyor
Yağmur yağıyor çık ıslanalım
Yıkansın ruhumuz paklansın
Bir durakta oturur bakışırız
Sonra koşarız belki yağmura karşı…
Kurularım saçlarını
Burnumdan aldırma nefesini
Düşündürme evrenin sorularını
Bana net ol
İstediğin ruh mu beden mi
İlk bunu fark ettim
Günlerce aradım bildiğim bütün şarkıların altında seni
Bir yerlerde olduğunu hep düşündüm
Kopamadık kopamıyoruz,
Bu bilinmezlik sırrı
Karşıma bir daha çıkma dedin,
İyi de hiç çıkmadım ki.
Gelmeyeceğini söyledin,
İyi de hiç gelmedin,
Gerçi bende sana…
Resmine her baktığımda ruhum sendeymiş gibi
Hiç kopmamış beraber yaratılmışçasına
Ne kadar iyi ne kadar kötü bilemedim
Özlediğimle yaşadığıma bulamadım kelimeler
Uzaklara dalarken gözlerim kapalı
Hissediyorum
Ben çok ağladım
Gecenin sessizliğine
Sadece sokak lambası şahit oldu
Göz yaşlarımın düşüşüne
Bir de karanlık duydu
Her yüzüne baktığımda yeniden âşık oluyorum
Her defasında sanki ruhuna erişmek için bir adım daha yaklaşıyorum
Ve her hissettiğimde ben oluyorum sanki
Yıllardır yaşamamış ben
Yeni doğan bir bebekmişim gibi
Her neyse…
Dur sakın kıpırdama
Bir sigara yakacağım
Yaklaşma
Dokununca uyanacağım bir rüya sanki
Parmaklarımın ucundaki kor gibiyim
Yanıyorum
Ben çekerim hasretinin acısını
Dört duvar içinde bir pençeye bakarak
Tek bir nefes bir yudum su
Yaşar içimde hep umudum
Kavuşmanın ateşi ile
Sen gelirsin ya da gelmezsin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!