Ve şimdi beynimin en ücra köşesinden başlayıp parmak uçlarıma kadar hissettiğim bir derdin ızdırabını işitiyorum. Yaşımdan çok şey duymuş, yalnızca kendimi duymayan kulaklarımın içinde.
Ağulu bir tastan içmişim gibi, yaşamımın geri kalan zehrini yaşamaya devam etmek zorunda olduğumun zehirlenmesinin bir çaresi yok tıbben. Ve tek kurtuluşu kendimi asmak olan bu zihinsel ve ruhsal gerilemenin, Hak katında günah olduğunu, fakat tıpta başka bir çaresi olmadığını seziyor sanki hücrelerim. Sanırım aklımı yitirmek üzereyim.
Allah ile aramızın açılmaması için yaşamaya devam etmenin korkusunun kokusu geliyor burnuma. Burnumdan nefret ettiğim saatlerdeyim. Nitekim kör gözlerimle baktığım dünya pek de büyük değilmiş oysa, aklımı ve beynimi kemiren ızdırapların yanında.
Annemin seccadesi üzerinde sorgularken hayatı, İsa’nın çarmıha gerilişinin acıları bölüyor dualarımı. Kör kuyuları mesken tutan Yusuf’un izzetini, Züleyha’nın aşkından korumaya çalışması üzerine başlayan aşk ve izzet savaşında tarafını Potifar’dan yana kullanmış, aldatılmanın hissiyatını hisseden bir Âdem oğlu olarak, namazını eda etmeye çalışmanın zorluğu ile karşı karşıyayım.
Musa’nın asasını denize vurmasının sertliği ile dank etmiş düşüncelerimin kafama çivi gibi çakılması, Resul’ün Allah’a olan imanına denk düşen Allah korkularım, dünyada işlediğim günahların büyüklüğü ile uykularımı bölüyor. Ve sanırım deliriyorum.
Ve son kez belirtirken aklımı yitirmenin nedenlerini, tarihin tozlu raflarında kendini kaybetmiş bir meczubun, korktuğu zaman içinde beliren Allah sevgisini paylaşıyorum. Sanırım aklımı yitirdim; tarihin bunca olaylarını tek başına yaşadığını zanneden bir deliyim.
Kayıt Tarihi : 13.4.2025 12:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!