Ne zaman bir kadın görsem sokakta annemi ararım, annemi her aradığımda altında çeyizliğimin konulduğu ranzanın üstüne yatan annemi hayal ederim. Tahmin bile edemediğim bir sesi hayal ederim mutluluğumun belirtisi gözlerimin yaşından belli olur annemi düşünürken. Ne sağımda ne solumda tutunacak duvarlar fayda eder annemin sesine düşmem.
Bağımsızlığını ilan etmiş bir lord düşünün baylar! İçinde aşık olduğu kadın ve önünde bilmem kaç milyon halk...böyle bir çaresizlik.
Evet ne zaman bir üzgün Pankart görsem annemi düşünürüm üzgün hasta ve bitkin ama hala çeyizliğimi yapar üşenmeden benim yarimin bana sevgi dolu bakışını görmek istercesine yaşama tutunur.
Ne zaman eli üşüyen bir çocuk görsem annemi hatırlarım, karda elimin üşümesine dayanamayan annemin memelerinin arasına elimin ıstılmasını hatırlarım.
Her sabah umutla dekolteli perdesini yana çekip umutla İç çeker annem sabaha, umudunu hiç yitirmeden inancına bağlılığı kadar da yaşama sevinci vardır benim yüzümden. Hayal bile edemezsiniz baylar.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.