kandırıldım anne,
kandırdılar beni,
çok acıttılar,
canımı çok yaktılar anne,
çünkü bencildiler,
çünkü sevmeyi hiç bilmediler anne.
sevilmeyi de bilmediler işin kötüsü,
sevdim anlamadılar,
beni de karıştırdılar,
beni de bozdular.
vicdansızdılar,
unutmuşlardı insanlıklarını,
ya da insanlık beni unutmuştu
bilmiyorum
anlayamıyorum
çözemiyorum
hayatı anlatıyor başkaları
kuralına göre oynanması gereken bir oyun diyor
kuralları kim koyuyor anne?
insan olduğum için değer göreli ne çok zaman geçti bilmiyorsun
sen artık beni tanımıyorsun anne
ben de artık tanımıyorum kendimi
bana ne oldu anne?
neden yalan söylediler ki
ben hiç kimseden hiç bir şey istemedim
neden oynadılar ki
bir gün benim de büyüyeceğimi bilmiyorlar mı?
benim düşünebildiğimi bilmiyorlar mı?
kendilerine yazık ediyorlar anne.
pişmanlıklarım var benim
kezzap gibi yakan, su gibi boğan
hayallerim bile kırık dökük artık
onlar mutlu mu şimdi?
cesaret tarlalarında geziyorum şimdi
usul usul beklerken eylül hasadını
bir işe yaramazsa sevinçlerim
gitmek de güç değil
bitmek de
gittiğim yerde başlayabilmez
ben yeniden olabilmem
belki ölene dek
böyle dolabilmem
kokular kalır hafızamda
hiç görmediğimi keşke unutabilsem
bayraklardır renklerce
geri dönmez
sonu düşünmez
yalancılar, sahtekarlar, utanmazlar be anne
ayakta duramıyorum
yolumu bulamıyorum
onlar ne istiyor anne
kabusum oldular
hiç hatırlamadım
ama
çok ağladım, uyuyamadım, konuşamadım, bağıramadım
hiç güvenemedim ondan sonra
hiç tam olmadı her şey
iki kere iki dört edemedi
Ayşe mat1 den hiç ful çekemedi
şüphe içinde kaldım
yandıkça yandım
sonra merak kediyi öldürdü anne
bir mouse çıktı tenhadan
kendinden uzak, kendine yabancı
ne kadar yalan söylerse söylesin yalanı hiç sevemedi
hiç bir prototipe bu benim diyemedi
bir saatin sarkacı gibi
gitti, geldi
gitti, geldi
gönlü sakin olamadı
hiç bir yerde duramadı
ne yapsa gammaz bile olamadı
usandı, terk etti, büyüdü
filgillere katıldı sonra
ne kadar uyusa uykusunu alamadı
borçlarını yine yarına attı.
çıkaramadı yirmiliklerini
çenesinde bir sızı kaldı.
ama o aşık'tı onlarca yıldır
kimisi kaşıktan sonrasına varamadı.
Çernobil olasım var anne
patlayasım, haykırasım, höyküresim var
acılar olgunlaştırıyormuş bünyeyi
zamansız piştim anne
kendimi küçük görmüşüm
meğer ben bu kadar da değersiz değilmişim
değersiz olan sensin zalim
yalancı olan da
beni acıtan da
defol hayatımdan,
kaybol rüyalarımdan
deniz kabuğusun sen lanet olası
dalga seslerinin susmayan sebebi...
ölü adam uyanıyor
ama asla tam olmayacak
düşünülmeyecek düşündüğü kadar
farkına bile varamayacak
pişman bile olamayacak
şişman olarak kalacak
gitmeyecek gözlerimin önünden ölürken bile
eminim, yoksa hafızam kuvvetli değil benim.
bir zaman kurcaladı aklımı
maydanoz ve tavşan nasıl anlaşır diye
ben seni sevmek için sana muhtaç değilim!
hem çocukluk derim
hem de ertesi gün çikolata yerim
kendi saflığımı başkalarına yüklerim
acaba ben deli miyim neyim? ?
petrolden gemilere alıştı bu liman
şarapnellere de
yüreğine şarapnel düşen çocuk
hiç alışamadı
hayatı karşılayamadı güler yüzle
misafirperver olamadı
çünkü biz hayatı yaşamayız, o bizi yaşar...
senin için değildi yazmalar
kendim içindi
şimdi sinirim geçti
sustum............................
Kayıt Tarihi : 4.11.2008 18:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!