Sen gittiğinden beri çok şey değişti be annem... İnsanlar değişti, hayatlar değişti, hava değişti, denizler, dağlar, taşlar da değişti... kuşların ötüşü, dalgaların sesi, rüzgarın esmesi de değişti, hatta ben bile değiştim annem de bir bendeki baht ve taht değişmedi...
Onlar bıraktığın gibi... Tahtımda bahtım da aynı... Senin kuramadığın tahtı bıraktım lakin bahtıma gücüm yetmiyor...
Sen bana sevmeyi öğrettin annem, sev dedin hep... gücün yettiğince, nefesin bittiğince sev dedin... Bende öyle yaptım, sevdim be anne.. herkesi sevdim ben... ama birini öyle sevdim ki, tam da senin öğrettiğin gibi... yüreğimle, benliğimle... Nefsimle değil nefesimle sevdim... Gel gör kisevmesine sevdim de, ben sevilmedim be anne... Yinede dert etmedim, nasibim buymuş dedim...
Ama gücüme gidiyor be anne... Korkakça, acımasızca, zalimce "sevilmemek" ağrıma gidiyor... Hüzünlerime, acılarıma, göz yaşlarıma aldırmadan unutulmak çok ağırmış be anne... Hak etmeyenlere gösterilen merhametten; bana sevmeyi, vefayı, hatırlamayı çok gören birinin, unutulmayı reva görmesi gücüme gidiyor...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yüregüne kalemine saglik sevipte sevilmemenin yanlarini cok güzel anlatmissin teprik ederim benimde yüregime tercuman olmusun biryerde basarilarinin devamini dilerim Mehmet Harimdar
annelerimiz canlarından can katan her derdimize yasa batan. Ardında öksüz bırakıp kara topraklarda yapa yanlız yatan nurlu yüzler. gönlünüze sağlık.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta