Bu bağ bizim bağımız,
Üzümlerine kırağı düşmüş, ince mi ince kabuğu,
Baharında yalın ayak bellediğim budadığım,
Kış için yaprağından salamura yaptığın bizim bağımız
Hani can anam eteğine domates, biber dikerdin,
Hani nasırlı ellerinde kazma vurup, sulardın
Hani sırtında dolu dolu bir hağbe taşırdın
Sen yılmazdın anam, her zorlukları yenerdin
Ah be anam ah!
Tek başına dört bir yana ne çeşit meyveler dikmişsin,
Hani sorunca derdin ya; şu bağın ortasındaki Malatya kayısısı,
buradaki Seydiyar armudu, hepsi tatlı hepsi güzel kokulu.
Ben bilmezdim, suyun mikroplu, toprağın hormonlu olduğu;
O güzelim sularla alabalıklar gelirdi, sulanan tarlaya;
Domateslerin içleri dolu dolu,
Mis kokulu karpuzların göbeğini yerdik,
Ben hep küçüklükte bildiğim gibi hayal ederim,
Ortasında turşu küpü gömülü, kenarında türlü türlü meyve dikili,
İki katlı bir çardak üzerinde ottan bir yatak
Ah be anam! !
Ah be anam! sen yoksun y, kalmamış şimdi eski halinden bir eser,
Artık kuşlar bile ötmüyor eskisi kadar,
Sular sararmış toprak kararmış mevsimler değişmiş,
Çiçekler eskisi kadar açmıyor anam
İstiyorum hala hep eskisi olsun,
Hayalimdeki gibi kalsın,
Elma dal atsın, karpuz kol atsın,
İğdenin dalında bülbüller ötsün anam
Gidip bakamıyom uzaktan şimdi,
Kalbimdeki hüzün artacak diye
İlkbahar yağmurları ile bilirim güzelliklerini
Gidemem şimdi eski hayallerim sönecek diye
Ben böyle bilirim Anam!
Nasırlı elin elinde tesbihin,
Ağzında duan dilinde hayır öğüdün
Sen nur içinde yat güzen Anam.
Kayıt Tarihi : 29.8.2010 15:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!