Işığı toprağı böceğiyle
Ön balkonlarda kaldı güneş
Serinliği taşıyorum şimdi arka bahçeye
Arka bahçede elinde kırmızı tokasıyla beyaz gömlekli bir çınar duruyor
Şimdi kırmızı tokasını taktı
Beyaz gömleğini çıkarttı
Koynunda bir serçe yavrusuyla oynuyor
Karşı evin cumbasında sarman uyukluyor olmalı
Arka sokakların birinde bir park var
Çocuk sesleri çıkıyor yollara arabaların önlerine
Bursanın bir yerlerinde bir kadın bebesini emziriyordur
Ben Nihalin saçını çözüyorum
Nihal tokasının bağını oltasına bağladı
Mudanyada bir sandaldayız
Kıyıda bir balık kanter içinde yüzüyor
Yakaladıklarımızı geri bıraktık
Ter içindeyiz
Nihal yüreğimin kupa asıyla terini siliyor
Güneş taa buralara peşimizden gelmiş
Dağın eteklerinde kar gezmeye başlamıştır
Kapalı çarşıda bir antikacının önündeyiz şimdi
Ulu camide akan şadırvanın sesini yankılıyorum
Nihal bana gülümsüyor
Bu kız bu kırmızı tokayı kesin İzmirden almış
Havada bir leylek
Ve yanında şeker yanaklı sarı saçlı bir çocuk varmış
Mavi ojeli tırnaklarının tersiyle çocuğun yanaklarını okşamış
Nihal yüzüme baktı
Gözlerindeyim şimdi
Üç adet feraceli kadının önünden taşlıklı yola döndüm
Kırmızı büyük teneke bir kutu üzerinden yazıyorum
Bu sokak çıkmayabilir
Ama yinede büyük adamız biz
Şuan Çekirgede hem göğsüne yatıp
Hemde yüreğinde yangın çıkaran birini tanıdınmı hiç
Kalbinin çıkmaz sokaklarının birinde kaybettiğin oldumu onu?
Beni?
Kaybolursam Nihal
Beni unutma tamam mı?
Sokağın parke taşlarına serdim defterimi
Gitmiyorum
Bir elmayı oyuyor kurtçuk
Hemde en kırmızı yerinden delmiş
Dalın haberi yok
Balığın haberi yok
Bu çılgın dünyadan senin haberin yok
Çınarın yanında akan çeşmenin titrek aynasına dalıyor gözlerim
Boylu boyunca serilmişim
Gençliğimin içinden sızıyorum ömrümün denizine
Günlerim ellerimin arasından akıyor
Yıkanabilen iskambil kartlarına benzetiyorum kendimi
Ve sen yüreğimde bir çınarsın
Sanki benim herşeyim sende
Karo beş sinek iki maça vale ve bütün deste
Yaprakların gençliğime rest çekiyor
Toprağına uzanıyor sırt üstü gözlerim
Masalına dalıyorum yukarılara baktıkça
Mavi çarşafta beyaz gömlekli kırmızı tokalı çınarların
Rüzgar bir yaprağı aşağıya bıraktı
Aklıma yüreğimi örten bir kupa ası düştü
Ve rüzgar bir yaprağı daha aşağıya bıraktı
Ve bir kupa kızı gözlerimi kapattı
Kozahanın çift kanatlı kapısının önündeyim düşümde
Serçeler giymeye çalışıyor kurnalarda serinliği
Beyaz gömlekli kızın cebinden düştüm
Ulu caminin minaresine aşağıdan bakan boş bir iskambil kartıyım
Üzerimden güneşle birlikte kırlangıçlar geçmekte
Karşı evin cumbasında uyandım
Bugünde lokantalar balık iskeleti çıkarmadı
Seni bir oyuncakçının mukavva kutuları arasındamı aramalıyım?
Üst raflardaki üç peluş bebekten biri sen olmalısın
Güneş serinliği taşımış yüzüne
Umudu yeşertmiş gözlerinde
Neyseki seni almam için yıllarımdan başka birşey vermem gerekmiyor
Orda öylece çikolata ve şekerlemeden yapılmış gibi duruyorsun
Ağlama ne olur
Öyle ya ağlamadan ayrılık nasıl olacak
Umut bitmez ağlama
Gözlerinin yüreğime uzanan dalları hala yeşil
Ağlama dur
Belki bir mucize olur
Belki şu vitrindeki sihirli peri bize deyneğiyle dokunacak
İkimizi bir Yunan tapınağının önüne birer heykel yapacak
Güneşinden dalından kırmızı elmalarından ver biraz
Işığına ırmağına kumuna alıştım
Ağlama ne olur
Çocukların uçurtmalarına kırmızı tokalarına
İğne topuklu ayakkabılarına da
Şuan çocuklar uçurtmalarını toplayabilir
Kutuplarda penguenler üşüyebilir
Balıkçılar balıklarını bile bırakabilirler
Ve sen tokalarını da çıkartabilirisin
Nihal
Senimi daha çok seviyorum yoksa annemi mi?
Londrada bir kafede çay içiyorum
Şimdi saat kulesine bir kelebek kondu
Usulden yağmur başladı
Gözlüklü bir garson getirdi seni
Avuç içlerimde bir mum alevlendi
Annem kırmızı bültenle aradığım
Seni Londra'nın ıslak sokaklarındamı aramalıyım?
Çiseyen yağmurun altında ıslanan küçük kız sen olmalısın
Pariste Eyfel kulesine aşağıdan bakan boş bir iskambil kartıyım
Gökyüzü sanki takılmış bir mavi boncuk gibi parlıyor kulenin yüzünde
Bir çocuk elma şekeri satıyor
Bursada Setbaşı köprüsünün üzerinde
Bir baş soğanı kırıyor ellerim başımda
Annem kırmızı bültenle aradığım
Burç sinemasının önündeyim şimdi
Yoksa seni Yeşilçamın siyah beyaz filimlerindemi aramalıyım?
O kırmızı otobüste geçen fakir kız sen olmalısın
Çocukluğum bir arı vızıltısı gibi geçiyor o otobüsle yanımdan
Ayaklarından bal damlıyor arının
Şimdi kovanın kapağını kapadı bir adam ağır ağır
Yoksa tarihin eskimiş sayfalarındamısın?
Nuh çivilerini çakıyor gemisinin
Eyfel kulesi henüz inşa edilmemiş
Fatihin İstanbulu fethine daha yıllar var
Halice zincirler gerilmemiş
Alparslan daha girmemiş Anadoluya
Henüz İspanya diye bir yer yok belki
Annem en çok kimin annesi olmak isterdin
Cihan peygamberi Hazreti Muhammedin mi?
Yada babasız bir çocuk dünyaya getiren Meryem mi?
Evet şimdi Zübeyde Hanımın yüzünde yumuşak bir gülümseme var
Oğlu yedi düveli yenmiş Atatürk
Mona Lisa bile böyle güzel gülümsemedi
Sen çabuk karar verirsin
Bense hala karar veremedim
Annemi mi daha çok seviyorum yoksa Nihali mi?
Nihal daha susmadı
Hala ağlıyor
Şimdi Yunanistanlı bir filozofun kitabını işaretlediği bir kitap ayıracıyım
Üzerimde karo onlunun resmi duruyor
Fransız ihtilali henüz olmamış
Ben Onyedinci Lui'nin bozuk para attığı annesini arayan bir dilenciyim
Her yere baktım pariste yoksun
İtalyada Pisa kulesini dirseğimle eğip uçurtmamı uçurtuyorum
Havada mayıs kokusu var
Uçurtmamda dev bir maça beş sırıtıyor
Vatikanda bir papaz kutsal suyla yıkanıyor olmalı
Roma henüz sönmemiş
Neron annesine inat yakıyor son kalan evleri
Belki Neron Venedikli olsa yakamazdı Venediği
Venedikte bir kanonun üzerinde buluyorum kendimi
Buraya nasıl geldim bilmiyorum
Önce Berline ardından yine Parise geçiyorum
Pariste Lejyon sokağında şeker dükkanlarına bakıyorum
İçerideki resmin içindeki aynadan yansıyorsun
Mona Lisa bile resimdeki kupa kızı kadar güzel olmadı
Paristen Berline bir tren kalktı şimdi
Trendeki adam kırmızı kapaklı bir roman okuyor
Orta sayfaların birinde senden bahsediyor
Annem diyor;
Kırmızı bültenle aradığım
Adam kitabını kapattı
Arka kapakta Pisa kulesinin resmi var
Resimdeki çocuk ben olmalıyım
Boyum Pisa kulesinden uzun
Dirseğimi dayamış uçurtmamı uçurtuyorum
Söyle Nihal:
Şuan Neron Romayı yakmaktan vazgeçebilir mi
Bay Eyfel kulesini inşa etmeyebilir
Hatta Nuh gemisini batırabilir
Ve ben annemi bulabilir
Ve sen kırmızı tokalarını çıkartabilirsin
İzmirin çok serin bir gününde değiliz belki ama;
Bana;
Bursada da Seni Seviyorum diyebilirsin...
Kayıt Tarihi : 16.12.2015 22:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!