Gözlerinde yaş, dilinde türkü,
Geceyi yırtardı dikiş tıkırtıların.
“Karadır kaşların ferman yazdırır”
“Asmalardan kol uzatmış dallere”
Ben yorganın içinde hiç uyumazdım anne.
Bana yüklediğin yükleri düşün.
Ne kadar ağırdı, ne çok ezildim.
Oysa ben kocaman bir kızken bile;
Hâlâ senin memeni emerdim.
Şiirler ezberletirdin kendi yazdığın.
Ben törenlerde okurdum senin yerine.
Artık hindibağı bile toplamaz oldun.
Hangi banka en çok veriyor anne.
Ne zaman bir çınaraltı serinliği arasam,
Yüzümü senden yana çevirsem,
Hep başın, hep belin, hep heryerin ağrıyor.
Sen artık hiç süt kokmuyorsun anne.
Koynunda kefen çıkının, mezar taşı gibisin.
Gözüne bakınca.......of!
Sesimi duyunca.......ah!
Yarınım diye diye ağlıyorsun.
Yavrum demeni özledim anne.
Bu dünyaya yeniden doğmak mı istiyorsun?
Ömrümü ömrüne katmak mı istiyorsun?
Sen benim sırtımda yatmak mı istiyorsun?
Bu kadar çok sevme hayatı anne.
Benim de saçımda aklar var artık.
Ruhum bedenimden çok daha yaşlı.
Baksana tükendim daha ne kaldı?
Bir kerecik “nasılsın? “diyemiyorsun.
Sen beni ne diye doğurdun anne?
Anılarım olmasa, sen olmasan anılarda,
Bana anlattığın masalları unutabilsem,
Başımda sabahladığın çocuk hastalıklarım,
Ve o duygu yüklü mektupların olmasa,
Nasıl istersen öyle öl anne...
(2003)
Özcan ÖzkanKayıt Tarihi : 25.6.2003 04:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Başkalarının bizi tamamlaması beklentisinden bir vazgeçebilsek...
Ögretmen Sükran Günay
TÜM YORUMLAR (3)