SIRLI bir düğün gibi başladı
Sana kavuştuğum gün,ayrılığım! ..
Henüz ruhunda bir gölge idim;
Sen yürürdün zaman yürürdü eteklerinde
Hep patika yollar aşardı narin ayakların
Ben hiç hissetmezdim ayağını inciten çakılları
Bütün eziyetime rağmen, ağırlığıma
Duaların sarardı, varlığımın duvarlarını.
Gözlerindi gözlerim,ellerindi ellerim..
Sevgindi, aşkındı damarlarımda biteviye dolaşan
Kalbime akan, Cennet pınarıydı kanın,
Canıma can katan..
Gölgem ruhunda ağır bir taştı;
Lütfen! anlatma kendini
Seni en iyi ben bilirim! .
Doğrusu beni bildiğin gibi
Nasıl taşıyorsan bedenimi..
Artık bana bakan gönlünü taşıyorum şimdi
İçli duygularını, sevgini, gizemin görünmez iletişimini
Kullandığım ruh sana ait çünkü..
Yüreğime düşen ilk aşk kıvılcımı
Sevgiye doyuşum, sende var oluşum
Saçlarımın rengi, yüzümün ahengi
Kıskanırım, istemem, kimseler bilmesin!
Özlemin bana ulvi bir renk gibi yansıdı,inan ki..
Bedeninde bir tebessüm oluşum;
Hani o günler,
Kavramlar, kelimeler karışıktı kulaklarımda,
Sessizliğin büyüsüydü kaplayan yalnızlığımı
Sana hasret cümleler dökülürdü
Henüz konuşmasını bilmeyen yüreğimden-dilimden
Hoş kokulu bir tütsü iken ruhum
—Göçüp gelen o varlık âleminden-
Ellerim büzülüp, korkarken kendi bedenimden
Sana sığınır idim kimsesizliğimden
Sen yüce bir dağdın beni koruyan
En korkusuz duygulardı dökülen
Can pınarı o ela gözlerinden..
Bedenime ulaşma isteğim;
Sen mutfakta koştururdun
Diğer kardeşlerim, babam
Benden habersiz bir canmışsın gibi
Sana duygusal söylemlerini sunarlardı..
Vakti daraltırlardı, daraldığına bakmaksızın..
Deli poyraz uçururdu, bin zahmet yıkadığın elbiseleri
Sen hâlâ hem hayat olurdun o hiç bitmez yemeklerin kokusunda
O bin zahmet temizlediğin camların; pırıl pırıl aydınlığı düşerdi parlayan yüzüne
Gülkurusu olurdu rengin
Biliyor musun; umurumuzda bile değildi güneş
En koyu zemherisi kışın
Birlikte hemhâl olur
Tılsımlı rahiya gibi sarardı ruhumu, ruhun
Minik yüreğimi ısıtırdı kalbin! ..
Bedenime İlk selâm;
Bir aşure günü zaman nasıl boğmuştu seni..
Faili bendim, biliyorum!
Duyduğun o gül kokulu kutsi söz:
O günkü muharremin on’u;
“Velev ki yedi taş olsa da kaynatın, dağıtın yedi komşunuza! ”
Sarmıştı benliğini bir kez,
Duymaksızın hiçbir şey,ama hiçbir şey? !
Bütün acılarımı iterek bir yana
Yapmaya gönül koymuştun ya! ..
Bilemediğim ne oldu ise o gün? !
Önce yıkıldın tutarak pervazından is kokulu taş kemerli ocağın,
Sonra bir hıçkırık olup düğümlendi boğazında kelimeler
Kokusu yayıldı yedi komşuya sen dağıtamadan henüz
Dağıldı aşurenin bir acı çığlık gibi rahiyası,
Belirdi kapımızda ak güvercine benzer bir garip muştu
Bencileyin vakti dolmuştu..
Ah! o başlayan ilk hayat, narin damarlarında
Zaman; nasılda bitmeyen bir yokuş olmuştu..
Kendime ilk merhabam;
Süleymaniye’nin yaşlı, kederli ve tarih kokulu duvarları şahittir! ..
Karlı bir şubat ikindisi fırtınalar yığılmıştı başına,
Sen ruhunda bahar, gönlünde nisan yaşamaktayken
Özlem üzre beklemektesin o narin küçük sesleri.
Dağılırken çevreye, korku yüklü sevinç bakışların! Biliyorum ki, en acılarla örülmüş, mutlu duyguları tatmaktasın!
Sanki tanış bir müjde çağırıyor gibi seni
Bir garip sevinmekte
Çağlayana eş kendi içinde coşmaktasın!
-artık vakit tamam! -
Bu meçhul mekâna beni ağırlamaktasın! ..
Dudaklarında selâm misafirin;
Sen ey! biricik can sevgili;
Hayatı müsebbibim, canım, tenim, ellerim, gözüm
Seni sende yaşamaktı varlığım,
En büyük mutluluğum, dileğim, özüm! .
Biliyorum ki; bir minik beden olup düşünce kucağına,
Yükseldi feryada benzeyen o ilk selâmım
Sevinç çığlığı gibi düştü!
Her yeri Ana kokan ocağına..
Şimdi sen benim ruhumdasın;
Dergâhına uğrardı önce mevsimler..
Kalbindeki sıcaktan anlardık yazın geldiğini,
Hep bahardı bakışların.
Yüzünde gül tomurcukları olurdu tebessüm,
Köşede duran o simli nakışların estetiğini
Bir sonbahar ayında yaşadık, ah yaşadık!
Kışın eteklerimize düştüğünü
Şimdi daha iyi anladık! ?
Sensiz mevsimlerin tadının bittiğini;
Bayramların bir çul
Atarak elbiselerini üzerimize, küsüp gittiğini
Bahçeye hüzün kokulu selviler dikildiğini
Şimdi çok daha iyi..!
Bu hayâl âleminde sanki hiç yaşamaz olduk!
Sensiz gölge olup kaybolduk!
Seni çok özledik..be canım anacığım
Bir lahza olsun dön rüyamıza bari
Kendi ruhumuzda boğulduk! ..
2006/İstanbul..
İbrahim ZarifoğluKayıt Tarihi : 21.9.2010 15:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)