Anne Seni Sevmiyorum Hiç (Deneme)

Muharrem Araz
106

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Anne Seni Sevmiyorum Hiç (Deneme)

Galiba altı yaş civarındayım, bindiğim üç tekerlekli bisikletin arkasında sen beni hem itiyor hem tutuyorsun. Arada eğilip öpüp kokluyorsun. Uzaktan gelen bir adam sanırım babam. Elinde kocaman bir dondurma külahı yüzünde tebessüm, oğluş diye sesleniyor.

Elim yüzüm dondurmaya bezenmiş yapış yapış ve hatta bıyıklarım bile var. Eğilip ağzımı siliyor, öpüyor ne kadar tatlısın diyorsun. Kaldır kolları diyorsun, bir hoppacık tişörtümü çıkartıyorsun. Minicik bedenime öpücükler kondururken gıdıklıyorsun.

Nedense geçmek bilmeyen ateşim ve sayıklamalarım her gözümü açtığımda başucumda elinde ıslak bir mendil almaktasın alnımdan ateşi. Ağzımda bir derece, gözlerinde endişeli bakışlar. Başucumda bir çok ilaç, belki gece saat sabaha karşı.

Önlüğüm pek yakışmamıştı sanki, hatta birazda büyük. Kim bilir seneye de giyerim düşüncesinden mi büyük alınmıştı bilmiyorum. Çekiştiriyorum. Yüzüm ekşi. Yanağımı okşuyorsun, saçlarımı tarıyor, kocaman bir koklayıp öpücük konduruyorsun burnuma. Okuyacak büyük adam olacak diyorsun. Öğretmene bakıyorsun bir de bana. Sırama otururken dışarıdayım diyorsun, içim gülüyor.

Bisikletten düştüğümde kanayan dizime atılan dikiş acılarını senin sıcaklığınla, kollarında bulduğum huzurla atlatıyorum. Sana sarılmak, bana sarılmak hissetmek varlığını, küçücük dünyamı mutlu ediyor.

İyi ki varsın diyorum, beni doğurmuşsun. Oysa sınıf arkadaşımın annesi trafik kazasında ölmüş, babaannesi bakarken ona, ben yanımda olmanın sevincini yaşıyorum.

Ne istesem yaparken hep gülmemi, mutlu olmamı, çocuk sevincimi paylaşıyorsun.

Bir gün hiç unutmam ilkokuldayken, kargacık burgacık yazılarımı düzeltip, pek çizemediğim resimlerimi yeniden yapmıştın da, öğretmenim annen bir daha ödevlerine karışmasın olur mu demişti. Çok üzülmüştüm. Ama gene de senin yaptığın güzel resimler hiç aklımdan çıkmamıştı.

Arkadaşlarımla sokak kavgasında hırsımı alamamış sana saldırmıştım. Oysa başkaları ile kavga etmişken bir anda anneme hırslanmamın anlamını yalnızca sen bilip, şefkatini saran kollarında, sakinleşmemi hiç unutmadığım o kokunda buluyordum.

Özlem öyle bir sarmış ki asker ocağında. Üstü üste gelen mektupların bile çare olmuyor hasretime. Bir gün nöbetten yeni gelmişim, ziyaretçin var diyorlar. Üç bin metrelik yolu nasıl gitmişim hatırlamıyorum. Karşımdasın.

Oysa; oysa anne.

Avlusunda caminin, sabah ezanlarına karışmış minicik bebek çığlıklarım.

Kundak arasına sıkıştırılmış zarf içerisinde geçmişim. Adımı yazmışsın.

Umut koymuşsun anne!

Gerçekten Umut muydum?

Umut’sam nasıl bir duyguydu bu yaşattıkların?

Sensizlik hesabını nasıl ödeyeyim anne.

Kısacık yaşamımda olmadı saydıklarım!

Düşlerimde sarıldım, uykularımda ağladım.

Sütün kokmalıydı ağzımda, sen olmalıydın anne, sen.

Şefkatin, koruyan kanatların, tanımadığım insanlar yerine sen anne sen.

Soğuk ve gri ranzalarda, kirli yorganlar altında ağladım anne.

Sığınmak isterdim kucağına, çocuk evi yerine!

Öpmek ellerinden, göğsünde başım, huzuru varlığın.

Anne duyuyor musun?

Anne; Anne!

Seni hiç sevmiyorum.


Mozan-Muharrem Araz

11 Mayıs 2008

Muharrem Araz
Kayıt Tarihi : 8.5.2009 00:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muharrem Araz