Anne Ölüm Ve İyi Şiiri - Seyfettin Aksoy

Seyfettin Aksoy
5

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Anne Ölüm Ve İyi

Çileyle boyalı bir ömürdü mutluluğa buladığın,
Tahminen altmış kadar yıl süren,
Dalgalar üstünde tutunmaya çalıştığın,
Fedakarca bir ömür…

Sonra yabancı bir illet geldi adına hastalık mı ne denen,
Sarmaya çalışırken güçlü bedenini,
Her sorduğumda 'nasılsın' diye,
Hep 'iyi, iyiyim' derdin aynı güçle yüreğimi soğutup;
Yüreğimden dudağıma bir tebessüm kaynatıp.

Bir gece yoğuna taşındın,
Soğuk bir gece,
Daha da soğuk sedyenin kucağında,
Bu sefer de sorduğumda cevabın aynıydı;
'İyiyim, iyi…'
Nedense bu kez hışırtılıydı sesin,
Havadaki soluk yaprak gibi savruk,
Salınan duman gibi de bulanık…

Ve seni cihazların esaretine kilitlediler.
Düzleşmesi için hışırtılı sesinin,
Ütülü perde gibi.

Yazık ki yol,
Engebe çıktı karşıma ve,
'Tek dua kaldı' dedi hekimin,
'Tek dua'.
Avuçlarım yutar gibi semayı,
Dualarıma çaldım,
Şemsiye olmuş kirpiklerimden inen yaşlarımı…

Ve gece;
Yıldızlar nakarat olup yağdılar o gece.
Umutlandım…

Güneş te alkış tuttu sabah buna,
Islak kirpiklerimi ısıttı düzgün ışığıyla.
Hele içtiğin bir yudum su,
Yediğin bir tutam,
Umutla öpüştürdü cılız yüreğimi.
Şükürler dolusu şifa veren Rabbime,
Dualar uçurdum en derinimden.
Sensin Büyük sensin Kerim diye.

Ve hislerimi ayaklandıran;
Birden ibreleri coştu sesleri isyan etti,
Esir olduğun cihazların.
Heyhat ki ne heyhat birden istifa etti,
Güneş bile sıcağından.

Kalbim yanmaya deli gibi çarpmaya,
Gökyüzü sallanmaya,
Bulutlar sancılanmaya,
Bembeyaz kar yağmaya,
Başladı kokunu alır almaz maneviyat…

Vuslatını kutluyordu dağlar,
Bin buse kondurarak çalıdan çırpıdan,
Yumuşakça yağan kara.

Beyaz altına dönmüş yüzüne bakıp,
Artık soramaz oluyordum sana,
'Nasılsın' diye,
Haliyle cevaplayamaz oluyordun,
'İyi' diye,
Cılız bile olsa sevindirecek…

Bedenin yoğruldukça ruhsuz cihazlarda,
Her şey sana koşuyordu sen de her şeye…
Usulca,
Hava da çekiliyordu aranızdan,
Artık senle Rab'bin…

Çığlıklarım teraneydi artık bedenine,
Çoktan yücelmişti ruhun yuvaya.
Henüz atlatmışken aşk acısını,
Tattırdın bu minik kalbime,
Ciğer acısını...

Hergün bakıştığın ayna,
İçtiğin su,
Telefonun bile,
Ölümüne inanmadıklarını,
Fısıldıyorlar kulağıma sır verir gibi;
Saklanıyor şaka bu,
Bulabilecek miyiz diye.
Çocukluğu tutmuş gibi,
Gezdiriyor peşinden...

Sessizliğe binmiş sensizliğe baktıkça,
Yalnızlığıma yaslanmış gülüşün çarpıyor gözlerime.
Misafirden boşalan yerlerde bile,
Sen çıktıkça karşıma,
Yalvarır oldum 'ne olur çık artık',
En acı bir şekilde…

Tek tesellimiz oldu,
Rüyalarımızın menziline girmen,
Bugün benim,
Yarınsa kardeşimin.
Gündüz göremediğimiz seni,
Ağırlar olduk gecelerimize…

Tıpkı üstümü örttüğün gibi,
Her gece,
Uyandırmaya kıyamadan.
Hala kıyma uyanmama,
Hala sürsün aydınlığında uykum,
Ve hala,
Hiç bitmemiş gibi...

Dizlerine oturup ta,
Geceydi sorduğumda,
'Nasıl cennette misin anne',
'İyi oğlum yerim de güzel' deyişin,
Sevinç huzmeleri saçarak,
Üstelik bu kez güçlü hem de diri;
Buluşma noktamız oluyordu ruhlar aleminde…

Son durağa sen vardın hepimizden,
Gelin çabuk olun,
Dedin bize ilk önce,
Randevu yerimiz olsun burnu cennetin,
Önce kokum koşacak sana elbet.
Geliyorum geliyorum;
Görüşmek üzere annem! ...
Oğlun...

Seyfettin Aksoy
Kayıt Tarihi : 19.3.2007 22:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hikmet Akyol
    Hikmet Akyol

    Etkileyici mısralar, çok yoğun duygular...Tebrikler...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Seyfettin Aksoy