Bir bahar sabahı gibiydi gözlerin,
Islak çimen kokusu, dalında gül, taze menekşe.
Naiftin duygulu, sessiz ve ince,
Bütün güzel şarkılar seni kıskanırdı anne
O gitti…
Dert ortağın, can yoldaşın, hayat arkadaşın.
Evlatlarınla bir başına sahipsiz kaldın.
Kırkındaydın henüz, duru sular gibiydin.
Her daim lavanta kokardı, o bembeyaz ellerin.
O gitti…
Yeşil gözlerindeki yıldızlar, bir bir kayboldu.
Açmaz oldu yanaklarında, portakal çiçekleri.
Uzanıp baharı kondursam gözlerine,
Gözlerin eskisi gibi güler mi anne…
Bir lokma, bir hırka, kıt kanaat,
Akıp geçiverdi, koca seneler.
Unuttun kendini, onca dert içinde…
Nejla manto, Sevinç pabuç, İnci entari ister.
Oğlanlar desen; eni konu adam oldular,
Kimbilir; ne vakit evlenecekler.
Bahtı kara kızın Serpil, yakında ayrılacak
Şimdi bir boğaz daha eklenecek, yavan sofrana.
Yarını düşünürken ağaran saçlarına,
İndirsem geceyi yeniden kararır mı anne…
Kara kışlar gibi geçen ömründe
Bir gün dahi isyan etmedin O’na.
Artık hayatının bu son deminde
Her gece yalvarıp Haktaâlâ’ya
Dilesem Cenneti ayaklarına
Hakkını öder miyim bilemem anne…
Kayıt Tarihi : 9.4.2007 14:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Selamlar.
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ
TÜM YORUMLAR (2)