Kırklar meydanı mahşer,cümlesi anne arar,
Diller, Aziziye’den Nene Hatun’u söyler.
Gülistan yüzlü bebek,emmeye anne arar,
Yıllar, idam fermanlı,Halide Edip söyler.
Pamuklar arasında,gülşende açmış bir gül,
Seherde tütün kırar,çay tarlasında bülbül.
Keçi çobanlığına şahitlik eder sümbül,
Dağlar ana deyince,Şerife Bacı söyler.
Çamaşırı tokmakla,kin’i sevgiyle yıkar,
Gelin olur şansına,hicran güftesi çıkar.
Yaz-kış tandır başında,ekmeğin ter’i akar,
Yollar,Tarsus’lu ana,Kara Fatma’yı söyler.
Kuyulardan su çeker,pancarda çapa vurur,
Ölümünede olsa,koca evinde durur,
Yüreği ah-u zar’da,dil’i hal hatır sorar,
Güller,ana deyince,Emir Ayşe’yi söyler.
Tencerede taş kaynar,kiraz çiçeği ağlar,
Kilosunca yük taşır,göğsüne bebek bağlar.
Kışlık tezeği yapar,kalkar koyun’u sağar,
Çağlar,ana deyince,Asker Nezehat söyler.
Tarlada burçak toplar,kapı önüne konur,
Üstüne kuma gelir,harman terinden tanır.
Töre’ye kurban verir,baharda kış’ı solur,
Bağlar,ana deyince,Halime Çavuş söyler.
Anam yoğu var eder,yetmez tozu alınır,
Zorla dağ’a kaldırılır,sırça köşkler yıkılır.
Hayvanca saldırılır,yağlı kurşun sıkılır,
İnler,ana deyince,Tayyar Rahmiye söyler.
İlk öğretmenim anam,ilmin peşinde gezer,
Sırdaşım olur gönlü,sevdama türkü yazar.
Yüreği gülistandır,her kötülüğü ezer,
Küller,ana deyince,Sultan hanımı söyler.
Sokağa tek çıkamaz,nazenin gül’dür evde,
Asla fikri sorulmaz,açık hapishanede.
Başında kır saçları,siyaset sahnesinde,
Teller,ana deyince,Zübeyde hanım söyler.
Yolda kalsam duadır,başımın tacı anam,
Yetim kalsam dağ gibi,yerine göre babam.
Kar’ları yorğan yapan,hangi derdini yanam,
Tüller,ana deyince,Satı Çırpanı söyler.
İmkan verilse vali’dir,cevher dolu özünde,
Akrep sancısı çeker,güller açar yüzünde.
Kitabı yüreğidir,sırlar gizli sözünde,
Yeller ana deyince,Amine hanım söyler.
Anam üretir bol bol,anam yaşatır can can,
Anam sever derinden,anam büyütür han han,
Manğal gibi yürekli,yeniden doğar tan tan,
Eller ana deyince,Evren annemi söyler.
İshak der,Veysel olsam,hac’ca taşısam yetmez,
Gönlüne ateş düşse,kır çiçekleri bitmez.
Cennette adın geçer,şan’ın cihan’a sığmaz,
Kollar ana deyince,asırlar Havva söyler.
Kayıt Tarihi : 15.2.2007 04:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
HAZRETİ PEYGAMBERİMİZİN ANNESİ AMİNE VALİDEMİZ. Annelerin en şereflisi, Kâinatın Efendisi Hazreti Resulü Ekrem (s.a.v.) 'in mübarek validesi, bütün müslümanların annesi Hazreti Amine validemiz, Muhammed'ül - Emîn (a.s.) Efendimiz henüz altı yaşında iken vefat etmişlerdir. O bahtiyar anne, Peygamberimizin babası Abdullah'la izdivaç şerefine nail olup, Server-i Kâinat, Anne rahmine düştükten sonra babasını, dünyaya gelip altı sene yaşadıktan sonra da annesini kaybetmiştir. Zübeyde Hanım (1857 - 1923) Zübeyde Hanım 1857 yılında Selanik'te doğdu. Orta Anadolu'dan göç ederek, Selanik'in batısında Arnavutluk sınırına yerleştirilen yörüklerden, Hacı Sofi ailesinden Feyzullah Ağanın kızıdır. Selanik'te Gümrük Muhafaza Teşkilatında memur olan Ali Rıza Efendi ile evliliğinden beş çocuk sahibi oldu. Fatma ve Ömer'i daha küçükken kaybetti. 1888 yılında Mustafa ilkokuldayken kocasını da kaybeden Zübeyde Hanım, zaman zaman çocukları ile birlikte kardeşi Hüseyin Ağa'nın çiftliğine giderdi. Bu sırada, Atatürk'ün ifadesiyle; iyi kalpli bir insan olan Ragıp Bey'le evlendi. Kızlarından Naciye de çok yaşamadı. Balkan harbinden sonra, birçok Türk ailesi gibi, kızı Makbule ile birlikte Selanik'ten göç etti ve İstanbul'a gelerek Beşiktaş-Akaretler'de bir eve yerleşti. Milli Mücadele yıllarında Ankara'ya gelen Zübeyde Hanım, 1919'da ayrılmak zorunda kaldığı oğlunu, yıllar sonra Ankara'da Devlet Başkanı olarak gördü. 14 Ocak 1923'te tedavi amacıyla gittiği İzmir'de 66 yaşında vefat etti. NENE HATUN Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Çeperler Köyü’nde dünyaya gelen Nene Hatun,henüz 20 yaşında bir gelinken 1877-1878 yılları arasında yapılan Türk-Rus Savaşı’nda (93 Harbi) Aziziye Tabyası’nı sopayla,taşla, kazma, kürekle savunanlara katılarak cesurca savaştı.Daha sonra oğlunu Çanakkale Savaşı’nda şehit verdi. 1954 yılında 3. Ordu Müfettişi Orgeneral Nurettin Baransel Paşa’nın gayretleriyle kendisine “3. Ordunun Nenesi” ünvanı verilip, cüzi de bir maaş bağlandı ve 1955 yılında anneler gününde “Yılın Annesi” seçildi. Erzurum manevraları sırasında Amerikan Generali Ridgway bu yüce insanın elini öptü. Nene Hatun bir kahramanlık ve analık sembolü olarak 98 yaşına kadar yaşadı. HALİDE ONBAŞI (EDİP ADIVAR) (1884-1964) 1919'da Sultanahmet Meydanı'ndaki mitingde halkı işgallere karşı uyandırmak için yaptığı etkili konuşma sonrası hakkında tevkif kararı çıktı.1920'de Anadolu'ya kaçarak Kurtuluş Savaşı'na katıldı.İstanbul Hükümeti tarafından Mustafa Kemal ile birlikte hakkında ölüm kararı verilen altı kişiden biriydi. Mustafa Kemal onu Garp Cephesine tayin etti. Kendisine önce “onbaşı”, sonra da “üstçavuş” rütbesi verildi. Savaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası ve Atatürk ile siyasal görüş ayrılığına düştü. 1917'de evlenmiş olduğu ikinci kocası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye'den ayrıldı. 1939'a kadar dış ülkelerde yaşadı. 1939'da İstanbul'a dönen Adıvar 1940'ta İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Filolojisi Kürsüsü Başkanı oldu, 1950'de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1954'te istifa ederek evine çekildi ve 1964'te öldü. Değerli kahramanımız Kurtuluş Savaşını ve Türk kadınlarının mücadelesini anlatan ve Türk klasikleri arasına giren pek çok esere imza atmıştır NEZAHAT ONBAŞI Eşini yitiren 70. Alay Komutanı Hâfız Hâlid Bey, 8 yaşındaki kızı Nezahat'ı kimseye emanet edemeyip, yanına almıştı. Küçük Nezahat Çanakkale cephesinde muharebe havasına alışmış, Alay İzmit'e nakledildiğinde talimlere katılarak mükemmel at binmesini, silah kullanmasını öğrenmiş ve 12 yaşında 'onbaşı' rütbesini almıştı. Babasının yanında cepheden cepheye koşmuş, çarpışmalara girmiş ve 100'den fazla düşman askeri öldürmüştü. Nezahat Onbaşı 30 Ocak 1921 yılında T.C.’nin İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi önerilen ilk vatandaşıdır ve bu öneri TBMM’ de hararetle kabul edilmiş, ancak Kurtuluş Savaşı’nın hengamesi içinde işleme konulamamış, daha sonra da kararın yerine getirilmesi unutulmuştu. TBMM’nin “Şükran Belgesi’ne” 65 yıl sonra 78 yaşında bir nine iken kavuşmuştu. ŞERİFE BACI 1921 yılı Kasım ayında İnebolu'ya önemli miktarda savaş malzemesi gelmişti. Malzemenin bir an önce Kastamonu'ya iletilmesi gerekti. Cepheye gidemeyip de köylerinde kalan yaşlılar sakatlar, kadınlar, Menzil komutanlığının malzeme taşınması haberi üzerine kağnılarla yola çıktı. İnebolu'dan kağnılara yüklenen cephaneler Kastamonu'ya doğru yol aldı. Bu cephane kollarında hep kadınlar vardı. Bunlardan biri de Şerife Bacı idi. Şerife Bacı top mermileri ıslanmasın diye kazağını mermilerin üzerine örtmüş, yavrusu ölmesin diye üzerine abanmış ve soğuktan ölmüştü, ama ölene kadar vücut sıcaklığını yavrusuna vermişti. Bugün Kastamonu'da şanına layık güzel bir anıtı var (yandaki resim_ Şehit Şerife Bacı Anıtı) . Kastamonulular şehit Şerife Bacı’nın adını her yerde yaşatıyorlar. HALİME ÇAVUŞ (KOCABIYIK) Kastamonulu Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş zannedildi. Kurtuluş Savaşı’na giderken erkek kılığına girdi, erkek gibi traş oldu, saçını kazıttı ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Türk askerinin arasına karıştı. Gün geldi savaş bitti, ancak o ne asker üniformasını çıkardı ne de her sabah traş olmaktan vazgeçti. Savaş sonrası Mustafa Kemal Paşa tarafından Ankara’ya çağrıldı. O’nun “ Seni yollamıyorum, bizim kızımız ol” önerisine “Annem babam beni bekler” şeklinde cevap veren Halime Çavuş, “Ben ana-babaya itiatli evlada saygı duyarım” diyen Mustafa Kemal Paşa tarafından çeşitli hediyeler verilerek tekrar evine yollandı ve kendisine maaş da bağlandı. ÇETE EMİR AYŞE Yunan askeri Aydın’a doğru geldiğinde iki arkadaşı ile birlikte Menderes’in diğer tarafına geçmeye çalışan Emir Ayşe, arkadaşlarının kayıktan düşüp boğulması sonucunda geri dönmüş ve Çanakkale’de ölen kocasından kalan tek hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek almış, dağa çıkmış, Yörük Ali Efe’ye katılmıştı. Aydın’ın kurtuluşu olan 7 Eylül tarihine kadar Yunanlılarla savaşmıştı. Savaş sonrası Atatürk İstasyon Meydanı’nda Çete Emir Ayşe’nin de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal Madalyası takmıştı. “Savaştım Yunana karşı, elimde kalan en değerli şey Atatürk’ün göğsüme taktığı İstiklal Madalyasıdır” demişti. TAYYAR RAHMİYE Adanalı Rahmiye Hanım 9.Tümenin 1920 yılında Fransızlar ile yaptığı muharebeye müfrezesiyle katılmıştı. Başlıca görevi, keşif ve cephe gerisinde kundakçılık yapmaktı. Osmaniye yakınındaki demiryolu tünelini o patlatmıştı ve bölgedeki düşmanın cephane ikmalini büyük sekteye uğratmıştı. 1920’de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada askerlerde bir duraksama olunca “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz? ” demiş ve aynı muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit olmuştu. TARSUSLU KARA FATMA (ADİLE ONBAŞI) Asıl adı Adile olan, Adile hala, Adile Onbaşı diye bilinen kahraman silah arkadaşları arasında “Kara Fatma” olarak anılırdı. 8-10 kişilik milis kuvvetiyle Afyon Savaşı’na katılmış, Tarsus’un kurtarılmasında da büyük yararlılıklar göstermiştir SULTAN HANIM Adana bölgesinde çarpışan partizan müfrezesi geçici olarak Toros Dağlarından geri çekilirken, Sultan Hanım da inekleriyle beraber onlara katılmış, çete dağda kaldıkça ineklerinin sütüyle onları beslemişti. Müfrezedekiler onu sevgiyle “anne” diye çağırmıştı. SATI ÇIRPAN Millet mekteplerinde okuma yazmayı öğrenen Satı Hanım, Kurtuluş Savaşında cepheye sırtında mermi taşımıştı. 1934 yılında Atatürk’ün kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermesiyle meclise giren ilk 18 kadın milletvekilinden biri olmuştu.
Güzel bir şiir
Anam üretir bol bol,anam yaşatır can can,
Anam sever derinden,anam büyütür han han,
Manğal gibi yürekli,yeniden doğar tan tan,
Eller ana deyince,Evren annemi söyler.
****
Duyarlı yüreğinize sağlık ..
emek verilmiş şiirinizi kutluyorum ..
yitirdiğimiz tüm analarımı için Mekanları Cennet Ruhları Şad olsun diyorum ..
Ne mutlu ki Ülkemin topraklarında Ana gibi Analar var hep de olacak ..
Şiiriniz çok etkiledi
günün anlam ve önemi açısında Anneler Günü şiiirimi sizden seçmek nasip oldu ..
aslında itiraf ediyim grubumuza resim araken öyle tesadüf buldum ama olsun işte zamanlama güzel oldu asıl onları asıl bu toprağın bağrından gelen o eli ayağı öpülesi başımıza tac yapılası analarımızı unutmayalım ..
saygıyla anıyorum hepsini ..
selamlar şair yüreğinize ..
AYAKTA ALKIŞLIYORUM SİZİ ÜSTADIM...
ANA / ANNE'LERE HİTABEN KALEME ALINMIŞ.
TARİHİ ÇIKARMALARIYLA BELGİLENDİRİCİ, EĞİTİCİ, ÖĞRETİCİ VE DUYGUSAL BİR ESER OLMUŞ.
KEYİFLE OKUDUM.....
YÜREĞİNİZE SAĞLIK.
1O PUAN YETMEZ.AMA KABUL BUYURUN LÜTFEN?
SEVGİ VE SAYGILARIMLA
TÜM YORUMLAR (38)