Başında beyaz bürüsü, ayağında peştamal
Akpak olmuş saçları, mavi gözleri sevgiyle bakar.
Ne kadar da çalışkandı, o bir Karadenizli
Ayağında lastik sırtı küfeli.
İki ineciği önünde otlatmaya götürüyor besbelli
Onun nasırlı ellerini daima öpesim gelir
İki büklüm olsa bile, kazma ile didinir.
Yamacında derenin, küçük bir bostanı var.
Suyu az ama daim akan pınarı var.
Fasulyesi, patlıcanı, biberi
Hiç boş dönmezdi ki evine, doluydu küfesi
Yorgun argın gelse de akşam hiç işi bitmez
Aksidir kara inek sağdırmaz.
Derdi bana bazen ağustosta
Fındıklar var toplanacak dalda.
Ne kadar da nazlanırdık, teyze oğluyla ben.
Akşam oturunca sofraya,
Sacdan yeni inmiş mısır ekmeğine
Pek bilirdik, tereyağı sürüp de gövdeye indirmeye
Annannemim o ahşap evi,
Bereketle dolup taşan dünya cenneti.
Ön bahçesinde zambaklar,
Kapısını, penceresini sarmış güller
Kış geldimi görünürdü küçük odanın camından
Turuncu rengiyle göz alan hurmalar.
Her nasihatı her sözü hala kulağımda çağlar
Hikmetli sözleri Annannemin.
Der di bana en fazla, “Güzele doyulur 40 günde,
40 yılda doyulmaz huyu güzele”
Aradan yılar geçti, ne huyu güzele doydum, ne de Annanneme.
Kayıt Tarihi : 11.3.2007 21:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Annelerin Annelerine
TÜM YORUMLAR (7)