Atlarımı ay`da sulamaya gitmiştim ben de,
Orda kaldılar..
Şimdi kanatlarımı bulamıyorum
Gördün mü Perenna?
Perenna, ah Perenna
Seni bilmeyen anlamayan şehir yıkılsın!
Olimpos`un tanrıları adına
Çık artık gizlendiğin saraydan
Ay, yüzünü görsün!
Sarhoş Roma`dan mı çekinir Sümerler
Likya`nın yalçın bayırlarına ulaşamaz ki oklar
Bulutlara gömülmüş başımı ne zaman kaldırsam
Bir sevdalı türkü benim kalbimi yoklar,
Perenna, senin gözlerin için
Olbia`nın şovalyeleri birbirine giriyorlar!
Falez köklüyor kralın yağdanlıkları
Salyalı yüzlerinde gözü dönmüş bakışlar
Esmer tenini yalıyor ha bire, ben utanıyorum
O tombul, boynuzu kırık öküzü
Balçar`ın anlattıklarından tanıyorum.
O Balçar ki
Boylu poslu bileği bükülmez Peçenek
Attila ile Alplerden inmişti Roma`ya
Şimşek gibi şehre giren atlıların rüzgarından
Neron olsa senin eteğine saklanırdı
Ramses bile utanırdı firavunluğundan
O yalamıkçı dilleri dinlediğinde!
Ama bu tombul, boynuzu kırık öküz utanmadı
Ah Perenna
Seni görmeseydim keşke gözlerinle
Tutuşturmasaydın bozkırlarımı
Perenna,
Yalçın kayalıkların yarığındaki can eriğim
Seninle böyle mi karşılaşacaktık
Olimpos`un sarhoş gecelerinde
Neler vermezdim seni bulmak için,
Termessos`un sahilini gözyaşların döğerken
Gözlerin Akdeniz kadar derin.
Perenna
Adını tanrıçalardan alan kraliçem
Ay yüzünü yalamıyor eskisi gibi Akdeniz
Şiir soluklu kanatların nerede?
Nerde her akşam dudağından dökülen içli ezgiler?
Hadi gel, Bizans’ın kulakları çınlasın
Ah Perenna
Seni anlamıyorum
Tarihler boyunca da anlamadım hiç
Bana gel dediğin zaman kaçtın
Ama neden kaçtın?
Platonik sevdaların vardı biliyorum
Biri bendim
Biri!
Bu ayrılıklar kavuşmalar çıkmazında
İçinin Çin seddini özleyen yiğitleri
Gelmeyince, işte gelemeyince
Tiksindin Romanın salyalı sokaklarından
Sıktıkca sıktı seni platonik sarmalı
Ah Kraliçem
Ala gözlü desem değilsin,
Bozkırda toza belenmemiş ellerin,
Bir de Akdeniz gözlerin,
Düşlerimdesin..
Bana sakın ihanet etme Perenna
Olimpos`un tanrıları şahidimdir
Kılıcım gök çıkar kından
Kırmızı gelir
Ah Perenna
Sen bakma güneş batarken bulutların
Erguvan olduğuna
Onlar hep beyazdır bembeyazdır
Git, Akdeniz kadar derin gözlerinden
Akdeniz kadar sıcak yüreğini getir
Sen bu sarhoş kentin kraliçesi olacağına
Olimpos`ta yeşil bir oyluma gir!
Palmiyeler korusun güneşten tenini.
Rüzgarlar okşasın ellerini
Sevsin şiir…
Ah, Anna Perenna...
Bir kızıl kan buğusunda göklerim
Çırpınıyorum
Çıkamıyorum ben de
Sen mi beni beklersin ben mi seni beklerim?
Atlarım ay’da kaldı
Kanatlarım sende! ...
Kayıt Tarihi : 16.8.2006 12:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sevgili dostlar aşağıdaki yorum bir başka siteden alınmıştır, şiirin vermek istediği mesajların daha iyi algılanabilmesi adına gördüğüm lüzum üzerine buraya ekliyorum. Sevgili arekadaşım, gönül dostum Y.C.nin Perenna konusunda bizi bilgilendiren yorumunu aşağıya alıyorum: ''Anna Perenna - Yeni yıl Tanrıçası. Onun festivali Mart ayının 15 de kutlanırdı. Romalılar amnis perennis 'sonsuz akıntı' kelimesine çeşitli anlamlar vermişler Belli ki sizin kraliçeniz de adını bu Roma tanrıçasından almış..Yüzyıllar hatta binyıllar öncesinde yaşanmış bir aşkı günümüze şiirle taşıyabilmek büyük ustalık ister..Ustalık dışında araştırma ve bilgi birikimi de gerektirir..Bunu gerçekleştirebilmek için gerekli lirik ve akıcı anlatımı yakalayabilme konusundaki başarınız ortada..Şiirirnizde güzel kraliçanizin hüznünü, yalnızlığını, Akdenizin eşsiz güzelliklerini de fon olarak kullanarak çok güzel yansıtmışsınız..Bir de imkansız aşk imaları ile şiire çok hoş, büyülü bir hava vermişsiniz.Ayrıca mitolojik öğelerden yararlanmayı da ihmal etmemişsiniz.. `adını tanrıçalardan alan kraliçem`` seslenişi, mitoloji ile tarihin kaynaştırılması konusunda güzel bir buluş..Zaten mitolojik motifler şiire lirik bir anlatım katmanın dışında içinden çıkılmaz tarihi gerçeklere de bir tül görevi yapıyor..Bir edebiyat ürünü tarihi belge niteliği taşımak zorunda değil elbette.ama; tarihe damgasını vurmuş kişlerin adı geçince en azından bu kişilerin aynı çağlarda yaşayıp yaşamadığı konusunda bilgi sahibi olmak için gerekli araştırmaları yapmak ve bu emeği esirgememek gerekir. Bu eser benim olsaydı mutlaka bu çalışmaları yapardım..Siz de yapmış olmalısınız..İşte burada şiirin didaktik yönü ortaya çıkıyor. en azından adı geçen kişilerin aynı dönemin insanları olup olmadığını merak eden dikkatli bir okur gereken araştırmayı yapabilir.Ben okur olarak bunu yapacağım.Çünkü tarihi detayları ile bilemeyiz.. Kısacası, şiiriniz için harcadığınız emek ve başarılı anlatımınız için kutluyor, farklı bir tarzı denediğiniz için de çok takdir ediyorum..Başarılarınızın devamını diliyorum..'..................... Değeli gönül dostları, yukarıda okuduğunuz yorum değerli şaire Y. C'ye aittir bildiğiniz gibi... Bu çok değerli yorumu için sayın Y. C'ye teşekkürü bir borç biliyorum. Engin kültürü ve mitoloji bilgisiyle bizleri aydınlatmıştır. Şunu açık sözlülükle itiraf etmeliyim ki, ben bu şiiri fazlaca inceleyip detaylara inmeden yazmıştım. Sayın Y.C.nin kaleminden Anna Perenna`nın kısa hayat öyküsünü de belgesiyle birlikte öğrenebilirsek şiir tesadüfen bir anıt olarak Türk Kültü`ründe hakettiği yeri alacak... Sevgilerim ve teşekkürlerimle gönül dostları, ve, Y. C. '
Bir kızıl kan buğusunda göklerim
Çırpınıyorum
Çıkamıyorum ben de
Sen mi beni beklersin ben mi seni beklerim?
Atlarım ay’da kaldı
Kanatlarım sende! ...
Perenna 1ve2 unutulmayacak baş ucu şiirleri olacak üsdat kutluyorum saygılarımla
Olimpos`un tanrıları şahidimdir
Kılıcım gök çıkar kından
Kırmızı gelir
Y O R U M S U Z U M
akdeniz,yunan mitolojisi,bizans,hun,mezopotamya.
harmanlanmış... medeniyetlerden ritüelller gibi
TÜM YORUMLAR (3)