1
Şimdi yağmur soluyor düştüğü yerde, ıpıslak saçları ağaçların. Değirmen taşı döndükçe sarar bir yangın.
2
Bir gelip bir gider trenler, bilmez çocukluğum. Gün batımı fuarın açılışını anlatır amca oğlum. Tren görmeyen çocuklara tren şiirini ezberletir okulum.
3
Tek tek dökülür yaprakları çocukluğumun. Sonbaharı gördükçe yanar her yanım.
4
Ne zaman yola çıksam, hiç gülüşüm aklıma gelmez. Saplanır kalır bir çamura kırdıklarım, gözlerim önünden gitmez. Oysa şimdi yağmurdayım, ıslanır içim. Patlar kırdıklarım, yangın içim dışım.
5
Çoktan unuttum seni der çocukluğum. Oysa ben onu unutmadım. Ne zaman yağsa yağmur, çocukluğum karşımda sırılsıklam durur. Unutmak, insanoğlunun karası, oysa hatırlanmak ister eşitlikte bekleyen anısı.
6
Çocukluğumuzun elbet var bir masalcısı. Gecenin elinden tutup götürmesine çocuklar razı. O günler geri gelmese de yine hatırlamak ister, olsa da geçmişte acısı.
7
Sığ sularda dolaştık, koca suyu görünce sustuk. Amca oğlu koca suyun kuru yatağında resimlere düşerken şaştık. Oysa o koca suyun sesi, kızıl bayırdan duyulunca ürkütürdü bizi.
8
Şimdi senin gözlerinde yağmurun bir yağışı var. Dalıp duruyor, birde beni boğuşu var. Küsüp kaçma küçük çocuk, yağmurda ıslanırsın, bende ise kalmış bir acın var.
9
İçimde bir yıkıntı, bilsen enkazında kimler var? Ayağımı yakar yırtık lastik ayakkabı.
10
Bir gün sular durulacak. Üzülecek derede unuttuklarımız. Bir amca oğlu bilecek, bir de ben. Okununca üşüyecek yazdıklarımız. Bir şey anlamayacak. Rüzgar boşuna esecek, kalacak yalnızlık.
11
Kim getirecek? Derede unuttuklarımızı. Hiç görmediğimiz, ne Hasan efendi büyük dedem, ne Çanakkale’de şehit İbrahim dedem. Ne de adı verilenler yani biz. Değirmen taşını dişlerken çıkan kıvılcımı, o suyun gürültüsünü, bir akşam kızıllığı yutmuş. Amca oğlu bizden başka var mı bilen?
12
İşte yuvarlanıyor çocukluğumuzdaki sırçamız, mazımız. Sabah kuşluk vakti, öğle derken ikindiye yol alıyor, akşam oluyor, geceyi soluyor, biten zamanımız, yalnız kalacak bıraktıklarımız.
13
Ey! İkindiler, sizi akşam kızıllığında nasıl nakışlayıp yollardım. Hüzünlendim bir el salla yamadım. Şimdi gecede kaldı yalnızlığım.
14
Bir bağ el testere sindeki güce şaştım. Gün bitimi nadasın dan ürktüm, yaz sağanağında yol üstü damlarına sığındım, sürüngenlerden korktum. Oysa şimdi ne ürküntü, ne korku kaldı bende, bazen bakarım o çekilmemiş resimlere.
15
Baktım çocukluğum uyanıp gözlerini ovmuş. Baharın armudun o beyaz neşesi avuturken bizi, çocukluğum saçlarıma saklanmış.
16
Yıl, gün, saat ve saniye derken geçti ömrüm. Sevilerim taştı geceleri. Unuttum sanırken, bir akşamüstü yangını aldı beni. Yorgunluğum düştü gece beğenmedi.
17
Çocukluğumda gecelere sığmazdı uykum. Ağaç dallarına serdiğim pişmanlıklarım. İçimizden geçen yollar, o yollarda tozu toza karıştıran şimdi param parça Austin, Man marka otobüsler. Yağmurdaki telaşım, yağmur mu? Ter mi? kimse bilmez alnımdan düşer.
18
Ne olur? Buruşturma çocukluğumu, gazoz kapaklarının gıcırtılarını yollara sarkıtma. Unut çamur yolları, yuvarlanıp gitsin akşamın koynuna sırçalar ve mazılar. Çocukluğumun o renkli günlerinden gecelerimi de alma. Ne olur? Çocukluğum uyusun mışıl mışıl.
19
Çocuk, yaşam ne ki? Bir sarı defter, yazmasını bilirsen o da biter. Güneşe o kadar güvenme, ağaçların ve duvarların gölgesi de gider. En güzel ömür, kederden yana gölge bırakmadan gidersem bu bize yeter. Ben böyle bitirecek miyim? Bilemiyorum. Ne olur? Giderken gözlerimi ov. Belki sıcaklığın açar.
20
Saçlarımız sıfır numara tıraş edilirdi. Kaşları-mızın üstünde soğuk bir rüzgar dans ederdi. Sonra baharla güneyden kırlangıçlar gelirdi. Bir sırca köşktü, saçak altındaki yuvaları, bir de sevinç içindeki uçuşları, seslerinden öpemeden geçerdi o akşamüstleri.
21
Çocuk bitirdik ömrü. Kırıldı dal. Sokaklar buğulu cam gibi oldu. Doyamadım güneşin batışına, yetti sanırdım akşamın kızıllığı, gölgem düştü kaldırımlara, kaldıramadım. Bir yanlışlık var dedim, doğan günde, yağan yağmurda inandıramadım. Asılı kaldı armudun dallarında düşlerim, yeterince dişle yemedim. Sen gecikmeden bir tarih düş. İşte gitti büyüklüğüm. Sen çiçekleri kokla da iliştir yakama. Unutmam o mayhoş ikindileri, hatırlarsam ağzım sulanır. Sen yine de yaz. Yıldızlara ulaşmayı başaramadı.
Kayıt Tarihi : 24.10.2015 14:04:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hasan Okursoy](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/10/24/anlik-notlar.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!