Bu yargı, herkesin ilk aklına gelen yargı değil.
İnsan ilişkilerinde en büyük problemimiz olan, çoğu zaman gereksiz üzüntü ve hatta hiç düşünülmeyen, beklenilmeyen sonuçlara kadar götüren bir yargı…
Özellikle, insanların gittikçe yalnızlaştığı, iyiden iyiye asosyal olduğu, içine kapandığı günümüzde, başkalarına olan güvenimizi yitirmekle kalmadık, kendimize olan güvenimizi de maalesef tamamiyle yitirme noktasına geldik. İnsanları hep çıkarcı, bencil, anlayışsız, algı yoksunu, kendini düşünen diye düşünmekten kendimizi alamaz olduk.
Dışarıyı; insafsız, acımasız; “ekmek aslanın midesinde! ” anlayışıyla iyiden iyiye vahşileştirdik.
Ticarette bile insanların cebindeki parayı almak çok doğal hal almışken yetmedi; yarın eline geçecek, aylık – yıllık kazanacak ne kadar geliri olabilecekse, bu da yetmedi; malı – mülkü, menkulü – gayrimenkulü olabilecek her şeyini elinden alma yarışına girdik. Böyle çok vicdansızca bir “ticaret anlayışı” geliştirdik, oluşturduk. Bunun adına da çok kazanan, kafası çalışan, ticareti bilen, iş yapan ve başaran dedik. Bu tip anlayışı benimseyen ve harfiyen uygulayan insanları göklere çıkarttık, idol yaptık, en ön saflarda yer verdik ve önlerinde el pençe divan durduk…
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,